1 Mart 2024 Cuma

Son Buzul Erimeden

Gezegenimizdeki buzulları kabaca ikiye ayırabiliriz. İlki çoğumuzun aklına gelen kuzey ve güneyde kutupları kaplayan buzullar, diğeri de yüksek dağların tepelerindeki buzullar. Lisedeki coğrafya derslerinde 5000 metre yüksekliğin üzerindeki buzulların 12 ay erimeden kalacaklarını öğrenmiştik. Ancak bu, günümüzde pek doğru değil çünkü küresel ısınma nedeniyle vadiler ısındıkça onların tepesindeki buzullar da yavaş yavaş erimeye başlıyor.

Dağlık bölgelerdeki buzullar aşağılarda yaşayan çoğu insanın temiz su kaynağını oluşturuyor. Himalayalardaki buzullar Çin, Hindistan ve Orta Asya’daki altı nehrin ana su kaynağını oluşturuyor. Bu buzulların önümüzdeki yıllarda tamamen erimesinin yeryüzünün en büyük nüfusunu barındıran bu bölge için ne anlam taşıyacağını anlayabilmek çok da zor değil.

Benzer bir sorun ülkemiz için de geçerli. Fırat ve Dicle Doğu Anadolu’daki yükseklere yağan karın yavaş yavaş erimesiyle beslenen iki nehrimiz. Ancak yağış artık kar olarak değil de yağmur olarak düşmeye başladığında hem suyun akış rejimi değişiyor hem de bölgedeki toprak erozyonu önlenemez biçimde artıyor. Bu tür sorunlar her taraftaki yüksek dağlar ve çevresindeki bölgeler için geçerli. Bu buzullardaki su bittiği zaman oluşacak kuraklık büyük insan hareketliliğine de yol açacak.

Ama kutuplardaki buzullar çok daha büyük bir tehlike barındırıyor. Büyük dağların tepesine tekrar kar yağacak olursa susuzluk sorununu hafifletmek mümkün ama kutuplardaki buzulların oluşması binlerce, hatta milyonlarca yıl sürdüğünden o buzullar bir kez eridiler mi tekrar yerine koymak mümkün olmuyor.

Ayrıca gezegenimizin kuzey ile güneyi arasında önemli bir fark var. Güneyimizde epey büyük bir kara parçası ve onun üzerinde birkaç kilometre kalınlıkta buz tabakası var. Kuzeyimizde ise sadece deniz ve o denizin üzerinde birkaç metre kalınlıkta bir buz tabakası bulunuyor. Dolayısıyla kuzeydeki buzu eritmek son derece kolay, zaten son elli yılda kuzeydeki buzun yarısı da bu şekilde eriyip gitti. Kuzey Kutbu’nda buz kalmadığı ve oranın açık deniz olduğu günleri görmek için çok uzun süre beklemek gerekmeyecek.

Kötü haber Kuzey Kutbu’ndaki buzulların erimesi kuzey bölgelerin ısınmasını da artıracak. İyi haber ise, bu buz çok ince olduğundan erimesi deniz seviyesine ciddi bir etki etmez. Ama Antarktika ve Grönland üzerindeki buzullar böyle değil. Bu buzullar kara üzerinde olduklarından eridiklerinde doğrudan deniz seviyesini artırıcı etki yapıyorlar.

Antarktika ve Grönland’daki toplam buz miktarına baktığımızda bu buzulların erimesinin yeryüzündeki deniz seviyesini 80 metre civarında yükselteceğini görüyoruz. Bunun ne derece büyük bir felaket olacağını anlatmaya gerek yok sanırım. Ama, Taksim’in bir ada olup Çamlıca Adası’ndan Taksim Adası’na motorla gideceğimiz günleri bizler görmeyeceğiz çünkü özellikle Antarktika’nın bir kısmının erimesi öyle kolay değil.

Yalnız Grönland ve Antarktika’nın ortak bir özelliği var. Bu iki kara parçası da ortası kenarlara göre oldukça yüksek bölgeler. Dolayısıyla da sadece buzlar eriyerek suları denize akmıyor. Dev buz kütleleri de denize doğru kayabiliyorlar. Bunu engelleyen ise karanın bittiği yerde milyonlarca yıldır birikmiş olan buz kütleleri. Yükseklikleri birkaç yüz metre olan bu kütlelerin erimesini belgesellerde görüyoruz. Esas kötü olan bu kütleler eridikten sonra kara üzerindeki buzun aşağıya doğru kaymaya başlaması. Bu bağlamda Grönland ve Antarktika’nın batı kesimleri daha kritik durumda. Bu yüzyıl içerisinde bu iki bölgedeki buzulların tamamen eriyip denize karışmaları büyük bir sürpriz olmayacak. Doğu Antarktika’nın ise bu hızda erimesi beklenmiyor. Ancak Grönland ve Batı Antarktika’nın erimesi tüm dünyadaki deniz seviyesini yaklaşık on metre yükseltebilir. Ne yazık ki deniz seviyesindeki olası hızlı artışı gören nesil de bizler olabiliriz.

Kutuplar genelde bizden çok uzakta olduğundan onları tamamen hafızamızdan çıkartıyoruz. Arada penguenleri gösteren belgeseller gördüğümüzde “ay ne şirin” demekle yetiniyoruz sadece. Ama gerçekte gezegenimizin kutuplarında çok önemli değişiklikler oluyor ve bu değişiklikler küresel ısınmanın şiddetlenmesiyle birlikte artıyor. Bu erimeyi azaltmak için iklim krizini durdurmaktan başka çare yok. Etkilerinden kendimizi korumak içinse aklımızı kullanmamız gerekiyor, son buzul erimeden.

Bu yazı Dünyahali'nde yayımlanmıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder