27 Temmuz 2007 Cuma

Sadece Uygunsuz Gerçek mi??

Orijinal yayın: 27.07.2007

Son verdiğim birkaç derste öğrencilerin rahatını çok kötü kaçırdım. Bunun sebebi onları zorlamam veya kötü notlar vermem değil, konuların arasında epey ciddi biçimde canlarını sıkan şeylerden bahsetmem. Yakın bir zamanda derste temeli küresel ısınma olan bir film seyrettik: An Unconvenient Truth. Bunu Uygunsuz Gerçek diye tercüme etti filmi pazarlayanlar, ben biraz farklı yaklaşmak istiyorum, gerçek gerçektir, uygunu veya uygunsuzu olmaz. Ama bazı gerçekleri duymak istemeyiz, işimize gelmez, rahat rahat yaşarken rahatımızı kaçırır. Bu sebepten ben o filme Rahatımızı Bozan Gerçekler demek istedim. Her ne kadar başkan yardımcısı iken Al Gore'u hiç sevmemiş olsam da adamın çok kişinin rahatını bozan bir film yapmış olduğu kesin, seyretmediyseniz kesinlikle seyretmenizi öneririm.

Film pekçok yerde daha önce gördüğümüz ve bildiğimiz bilgilerden oluşuyor. Ancak ben ilk defa böylesi düzgün bir biçimde derlenip toparlanmış olarak gördüm bu bilgileri. Ama sonuçta ne de olsa adam bir politikacı ve her politikacı gibi doğru olan bilgileri kendi kafasına göre paketleyip sunduğunda tam da gerçek olmayabilecek cevaplar üretebiliyor.

Bu filmde benim takıldığım nokta şu: Film Al Gore'un bizim ülkemizde yaptığı gibi çeşitli ülkelerde vermiş olduğu slayt gösterilerinden derlenmiş. Bu gösterinin en çarpıcı noktası Al Gore'un son 600.000 sene için ölçülmüş olan karbondioksit miktarlarını uzun bir grafik üzerinde gösterdiği ve buna bugünkü ve yakın gelecekte beklenen karbondioksit miktarlarını eklediği bölüm. İşte bu bölüm çooook yanıltıcı, bilim açısından her zaman düşülebilecek bir tuzağa hepimizi düşürmeye çalışıyor Al Gore.

Temel bilgimiz ne? Dünya tarihinde son 400.000 sene için elde edilen bulgulara baktığımız zaman, bu süre içerisinde geçen tüm buz çağlarında ve sıcak dönemlerde şunu görüyoruz. Hava sıcak olduğu zaman karbondioksit miktarı fazla, hava soğuduğu zaman ise karbondioksit miktarı az. En sıcak zamanda karbondioksit miktarı en fazla 300 ppm (milyonda 300 parça), en soğuk zamanda da 180 ppm olmuş. Ama burada tavuk - yumurta sorusuna benzer bir durum var. Önce hangisi geliyor?? Hava ısındığı için mi karbondioksit miktarı artmış, karbondioksit miktarı arttığı için mi hava ısınmış. Bu iki değer, yani karbondioksit ve hava sıcaklığı, konusunda bildiğimiz tek şey bunların bir pozitif korrelasyon gösterdikleri, yani biri olduğunda diğerinin de olması, birinin diğerinin sebebi olması değil. Çünkü eğer bilgimizden ileri gidersek soracağımız soru farklı olacak: Madem karbondioksit miktarındaki artış havayı ısıtıyor, o zaman karbondioksit miktarını arttıran ne?? Hem de buzul çağları periyodik olarak gelip gittikleri için, bu sorunun cevabının da periyodik olması gerekiyor. Burada zorlanırsak probleme bir de tersten bakalım: Madem hava ısınınca karbondioksit miktarı artıyor, o zaman havayı ısıtan ne?? Bu sorunun cevabını neredeyse biliyoruz, dünyanın güneş etrafındaki hareketindeki bazı değişikliklerin buzul çağlarının temelini oluşturduğu çoğunluğun kabul ettiği bir tez, buna Milankovitch döngüleri diyoruz.

Ama bu yola girersek küresel iklim değişikliğinin olmadığı konusunda bizi ikna etmeye çalışanların tuzağına düşüyoruz: Demek ki iklim değişikliğinin sebebi karbondioksit miktarındaki artma değil, ama karbondioksit miktarındaki artış sıcaklığın artmasının doğal bir sonucu.

Bu sebepten son 400.000 senenin karbondioksit miktarlarını gösteren eğriyi sunmak küresel iklim değişikliği konusunda bizi ciddi olarak zor durumda bırakabiliyor.

Doğru yol şöyle: Geçtiğimiz 400.000 senedeki karbondioksit miktarı mı sıcaklık artışının sebebi, yoksa sıcaklık artışı mı karbondioksit miktarındaki artışın sebebi tartışmasının sonu ve sebebi yoktur, ayrıca bu tartışmanın küresel iklim değişikliği ile de bir ilgisi yoktur. O sayılar sadece geçmişte neler yaşanmış olduğunu gösterir. Ama bugün durum geçmişten farklıdır. Geçmişte 180 ila 300 ppm arasında değişen atmosferdeki karbondioksit miktarı bugün 380 ppm civarındadır. Yani bugünkü duruma son 400.000 senedir rastlanmamıştır. Şu anda rastlanıyor olmasının da doğal olaylarla açıklanabilecek bir sebebi yoktur. Çok daha kötüsü tarihsel olaylardaki ne neyin sebebi tartışmasının çok dışındaki ana konu, normal değerleri 180-300 ppm arasındaki bir gazın miktarını 380 ppm'e çıkartır ve bunun artışını da sürdürürsek bu bize neler yapar sorusudur. Bu sorunun cevabı ise bilinmeyen veya tartışılan bir konu değildir. Atmosferdeki karbondioksit miktarındaki doğanın kaldıramayacağı bir artış atmosferin ortalama sıcaklığını ve buna bağlı olarak da sıcaklık dağılımını değiştirir.


Geçmişte ne olmuşsa olmuş, ama bugün için her geçen dakika bizim dar görüşlülüğümüz nedeniyle atmosferdeki karbondioksit miktarı artıyor, bu artış da iklimin değişmesine yol açıyor. Bizim devletimiz ise dünyada resmi olarak bu gidişe inanmayan az sayıdaki ülkelerden biri, ama benim gördüğümce, Amerika'nın inanmadığı şeye biz de inanmayız, onlar kendini köprüden atacak olursa ki yaptıkları bu, bizim "biz de atlasak mı?" diye bir sorumuz kalmayacak.