27 Ağustos 2011 Cumartesi

Irene Kasırgası New York'a Yaklaşırken...

Orijinal yayın: 27.08.2011 T24 İnternet Gazetesi
Belki biliyorsunuz, bir süre önce Gelecekten Haberler isimli gelecekteki iklim olaylarını anlatan bir hayali senaryolar dizisi başlattık. Benim planıma göre bu dizi içerisinde 2017-2020 gibi 2-3 büyüklüğünde bir kasırga New York şehrine büyük zarar verecekti. Şu anda görüyorum ki benim gelecekte olmasını öngördüğüm felaketler düşündüğüm zamanlardan çok daha önce meydana geliyor. Atlantik Okyanusu'nda oluşan Irene Kasırgası Pazar akşamına doğru New York şehrine çok yakından geçecek. Bu kasırga her ne kadar 2-3 büyüklükte olmasa da şehre ciddi hasar vereceği neredeyse kesin.

Önümüzdeki günlerde kasırga konusunu haberlerde çokça duyacağımız için kısa bir tanıtım yapmamız uygun olur. Kasırgalar devamlı esen rüzgar hızlarına göre sınırlandırılır, yani bir kasırga içerisinde rüzgarın hızı bazı anlarda saatte 200 kilometreye çıksa da her an en az hız 140 km/h ise bu hızı 140 km/h olan bir kasırga olarak görülür. Buna göre rüzgar hızı 104-134 km/h arası kasırgalar Kategori 1, 135-158 km/h olan kasırgalar Kategori 2, 159-189 km/h olan kasırgalar Kategori 3, 190-220 km/h olan kasırgalar Kategori 4 ve 220 km/h olan kasırgalar da Kategori 5 şeklinde sınıflandırılır.


Irene 20 Ağustos günü Karayip Denizi'nde, Venezuela açıklarındayken bir tropik fırtına olarak sınıflandırıldı, yani rüzgar hızı yaklaşık 80 km/h idi. 22 Ağustos sabahı Porto Riko'ya yaklaşırken hızı 128 km/h olan 1. Kategori bir kasırga oldu. Porto Riko, Dominik Cumhuriyeti ve Haiti'de 10 kişinin ölümüne yol açan bu kasırga aynı zamanda da 1 milyar dolara yakın maddi hasara yol açtı. Irene 24 Ağustos'da Amerika'ya doğru yaklaşırkan 160 km/h'lik rüzgarlarla önce Kategori 2 sonra da 185 km/h'lik rüzgarlarla Kategori 3 kasırga oldu. Irene şu anda Amerika kıtasına paralel olarak kuzey yönünde ilerliyor. Bize göre 28 Ağustos Pazar akşamı New York şehrinin çok yakınından geçecek. Bu nokta daha soğukça okyanus suları üzerinde olacağı için de rüzgarların hızı yaklaşık 128 km/h civarına düşmüş olacak. Gene de New York şehrinin yapısı göz önüne alındığında bu büyük bir felakete yol açabilir.


New York şehri için bilmemiz gereken üç önemli nokta var. Bunların ilki taşımacılık sektörü. New York metrolarının ve karaları birbirine bağlayan tünellerin tamamı deniz seviyesinin altında bulunuyor. Bu metro sistemine veya tünellere girebilecek okyanus sularını boşaltmak neredeyse imkansız olabilir. Ancak bu kasırganın yaratacağı dalgaların o bölgedeki yüksekliği 2-3 metreyi aşmayacağı için tüneller ve metro sistemine suların girmesi beklenmiyor. İkinci önemli unsur da kanalizasyon, su ve elektrik sistemleri. Bunlar da metro sistemi gibi suyun altında olduğu için kasırgadan büyük zarar görebilir. Kasırga sırasında şehirde büyük elektrik kesintileri beklendiği için de ayrıca sosyal sorunların olması bekleniyor. Son unsur da aslında pek azımızın aklına gelebilecek bir konu. Şehirde şu anda aktif olarak gökdelenlerin yapımında kullanılan 26 tane büyük vinç bulunuyor. Bu vinçlerin kısa sürede sökülmeleri imkansız ve bu vinçler en fazla 100 km/h hızındaki rüzgarlara dayanabiliyor.


New York valisi Michael Bloomberg şehrin bir kısmı için şimdiden mecburi tahliye ilan etmiş durumda. Bu New York şehri için tarihte ilan edilen ilk tahliye ve bu tahliye küresel iklim değişikliğine bağlı olarak gelişebilecek diğer aşırı iklim olayları açısından da bir haberci olarak görülebilir.

21 Ağustos 2011 Pazar

Somali'ye iftara gitmek neden yetmez?


Orijinal yayın: 21.08.2011 T24 İnternet Gazetesi

FAO, Birleşmiş Milletler'in Besin ve Tarım Örgütü 2010 Kasım ayında dünyada geçtiğimiz sene görülen La Nina koşullarının sonbahar aylarında Afrika'nın doğusunda son 60 yıldır görülmemiş ağırlıkta kuraklık koşullarına sebep olduğu konusunda bir uyarı yayınlamıştı. Eğer dünya o gün bu uyarıyı dikkate almış olsaydı bugüne kadar Doğu Afrika'daki açlıktan binlerce kişi ölmemiş olurdu.

Benim bugünkü amacım ölmek üzere olan çocuk fotoğrafları koyarak duygu sömürüsü yapmak değil. Bugünkü felaketin nereden ve nasıl geldiğini bilmek gelecekteki felaketleri durdurmak fazla umurumuzda olmasa da en azından geleceğin nasıl şekilleneceğini bilmemiz yolunda bize yardımcı olacaktır.

Öncelikle La Nina nedir? sorusuna cevap vermeye çalışalım. El Nino Pasifik Okyanusu'nun ekvatoral enlemlerdeki yüzey sularının normalden fazla ısınması, La Nina da normalden fazla soğumasına verilen isimdir. Bu suların ısınması tüm dünyadaki yüksek ve alçak basınç alanları ile bağlantılı olduğundan El Nino veya La Nina dünyanın değişik alanlarında görülecek iklim olaylarının habercisi olarak görülür. Mesela El Nino görülen senelerde Afrika'nın doğu kıyısındaki muson alanlarında normalden fazla yağış görülür ama Avustralya'da normalden kurak bir dönem yaşanır ve yangınlar çok fazla olur. Buna karşılık La Nina yıllarında da bu durum tam tersine döner, yani Afrika'nın doğusunda şu anda kuraklıktan etkilenen bölgelerde kuraklık görülür. Haziran 2010'dan bu yana görülen La Nina koşulları neredeyse tarihte ölçülen en sert La Nina koşulları oldu. Bunun doğal sonucu olarak da geçtiğimiz senenin sonundan itibaren Afrika'nın doğusunda kuraklık ve buna bağlı olarak da kıtlık görüleceği öngörülmüştü. La Nina koşulları son birkaç ayda düzelmeye başlamış olsa da en azından bu senenin sonuna kadar bu koşulların devam edeceği öngörülüyor. Eğer bu koşullar 2012 yılının ortasına kadar devam edecek olursa ana yağışını Nisan-Haziran arasında alan Doğu Afrika bölgesinde bir sene daha düzgün ürün alınamayacağından kıtlık önümüzdeki seneye bundan çok kötü bir şekilde devam ediyor olacak.

Sormamız gereken ikinci soru insanlığın bu bölgeye yardımda neden çok yavaş kaldığıdır. Öncelikle çoğumuz günlük hayatın uğraşları arasında uzakta bir ülkede çekilmiş resimlerdeki çocuklara acımakla kalıp bir sonraki adımı atmaya çalışmıyoruz. Ancak bir sonraki adım atılıp yardım gönderilmeye başlansa da karşımıza daha büyük sorunlar çıkıyor. Bu sorunların başında da o bölgedeki ve özellikle Somali'deki politik istikrarsızlık geliyor.

Temelde Somali en az üç değişik parçaya bölünmüş bir ülke. Merkezi hükümet başkent Mogadişu'da ancak El-Kaide ile bağlantıları bilinen Mücahit Gençlik Hareketi'nin stratejik bir kararla son aylarda güneye çekilmesiyle düzeni sağlayabildi. Ülkenin kuzeyinde ise bağımsızlık ilanını henüz kimsenin tanımadığı Somaliland var. Özellikle ülkenin güneyindeki Mücahit Gençlik Hareketi bölgelerine herhangi bir yardım örgütünün girmesine izin vermiyor. Bunun arkasındaki temel sebep de yardım amacıyla gelen kuruluşların yardım görüntüsü altında dini propaganda yaptıkları düşüncesi. Bu sebepten de her gün yaklaşık 4000 mülteci bu bölgeden kaçarak komşu ülkeler olan Etiyopya ve Kenya'ya sığınıyor. Kendileri de kuraklıkla mücadele etmekte olan bu ülkeler üstlerine gelen bu ek yükü kaldırmakta zorlandıklarından durum her geçen gün daha da kötüye gidiyor.

Doğa koşulları bizlere bu kuraklığın en az bir sene daha süreceğini ve bu sürecin kuraklıktan etkilenen Somali, Etiyopya ve Kenya için neredeyse ölümcül olabileceğini gösteriyor. Bunun yanında bölgeye yardım yapabilecek ülkelerden yardım akışı yeteri kadar kuvvetle sağlanamıyor, anneler gelen yardımla ancak iki cocuklarından birini kurtarabilecekleri için seçim yapmak zorunda kalıyorlar. Ama belki daha da önemlisi, yardım gelse bile düzgün bir şekilde yardıma ihtiyacı olanlara dağıtılamadığı için her gün yüzlerce insan açlıktan ölüyor ve görünür gelecekte de ölmeye devam edecek. Bu sebepten eğer bir şey yapılacaksa bunun en başta Somali'deki politik düzeni istikrara kavuşturmak olduğu açıkça görünüyor. Bunu yapmanın temel yolu da artık silah kullanmaktan geçmiyor. Batı Mogadişu'da silah kullanmayı denedi ve ülkeyi girdiğinden çok daha büyük bir karmaşada bırakarak geri çekildi. Şimdi kim, neyi, nasıl yaparsa yapsın, soruna politik bir çözüm gelmesi gerekiyor. Doğu Afrika bölgesi politik istikrara kavuşmadan bölgede insanların açlıktan ölmesini engellemenin bir yolu görülmüyor. Başbakanımız Ramazan ayından iyiliksever dostlarını toplayıp Somali'ye iftara gidebilir ama sorun oraya yardım etmekten çok o bölgede istikrarın sağlanmasına katkıda bulunmaktan geçiyor.