1 Eylül 2023 Cuma

Şirketlerin Yeryüzüne Verdikleri Zararın Bir Bedeli Olsa

 İklim krizi neden bu boyuta geldi biliyor musunuz? Çünkü şirketlerin yeryüzüne verdikleri çoğu çevresel zararın bir bedeli yok. Saldıkları sera gazlarının ise hiçbir bedeli yok. Dolayısıyla da çevreye zarar vermek çoğu zaman şirketlere bedavaya geliyor. O zaman neden çevreyi korumak için çaba göstersinler ki? Bizler de yaptığımız tüketici seçimleri ile çevreyi ve iklimi koruyan şirketleri desteklemeyince konu sadece şirket sahiplerinin ve bazen de paydaşlarının iyi niyetine kalıyor. İyi niyetle de ortaya çıkan durumu hepiniz görüyorsunuz.

Peki ya şirketlerin yeryüzüne verdikleri zararın bir bedeli olsa ve şirketler bu bedeli ödemek zorunda kalsalar, o zaman kazançları ne kadar azalırdı? Bu hesabın detayına girmeden önce şunu söylemek gerekiyor. Devletler bizim ödediğimiz vergilerden her sene 7 trilyon doları, dikkat milyon veya milyar değil, trilyon doları, daha fazla kömür, petrol ve doğalgaz tüketilsin diye sübvansiyon olarak veriyorlar. Zaten bu sübvansiyonlar olmasa yeryüzü kısa zamanda temizlenirdi çünkü fosil yakıt şirketleri bu sübvansiyonlar sayesinde ayakta duruyorlar. Ama bunu bir kenara bırakıp asıl sorumuza dönelim: Şirketler verdikleri zararın bedelini ödüyor olsalar ayakta kalabilirler miydi?

İklim krizinin yeryüzüne ve insanlığa verdiği zararı nasıl fiyatlandırabiliriz? Bu çok zor bir soru. Mesela evdeki televizyonunun selde çalışmaz hale gelse ve ev sigortalıysa, sigorta şirketinden alacağınız para ile yeni bir televizyon almanı mümkün olur. Bu şekilde bir fiyat belirlemek oldukça kolay ama ya evi sel basmasından dolayı kaybettiğiniz çocukluk fotoğraflarınız, ya da büyüklerinizden kalan hatıralar? Onların bedeli ne kadar? Hatta can kayıpları kaç para? Dolayısıyla zararın maddi bedelini belirlemek çok zor bir konu. Ama ekonomistler burada orta bir yol bularak bugün için salınan karbondioksidin tonu başına yaklaşık 190 dolarlık bir bedel öngörüyorlar. Bu noktada da şirketlerin verdikleri zararı olmasa bile hala salmaya devam ettikleri bu sera gazlarının bedelini şirketlerden tahsil edecek olsak bu şirketlerin varlıkları üzerinde nasıl bir baskı yaratır sorusuna cevap aranıyor.

Elbette bu cevap şirketten şirkete olduğu kadar sektörden sektöre de değişiyor. Bazı sektörlerin yarattıkları zarar oldukça az olduğundan bunlar saldıkları sera gazı için 190 dolarlık bir bedel ödeseler bile bu bedel onların karlılıklarında önemli bir fark yaratmıyor. Ama enerji üretimi ve dağıtımı, gıda, içecek ve tütün üretimi, genel olarak malzeme üretimi ve taşımacılık sektörleri bir karbon fiyatı oluşması karşısında bugünkü kazançlarının neredeyse tamamını, hatta tamamından fazlasını da kaybedecekler. Tüm sektörler genelinde bakıldığında yeryüzüne verdikleri zarar onlardan alınacak olsa şirketlerin kazançları ortalamada %44 azalıyor.

Peki bu durumda şirketler ne yaparlar sizce? Üstlerine konulan bu ek bedeli hızla tüketicilere yansıtırlar. Neden? Çünkü şirketler karlılıklarını korumak isterler. Şirketlerin karlıklıkları da az sayıda kişinin daha da zengin olmasına yardımcı olur. Oysa yapılması gereken çoğu noktada şirketlerin karlıklıklarının düşmesini kabullenerek çevreye verdikleri zararın azaltılmasıdır, ancak ne yazık ki içinde yaşadığımız neo-liberal sistem bu tür bir değişikliğin yapılmasını düşünmemize bile izin vermiyor.

Bir de şunu unutmayalım, eğer değişim istiyorsak nereye odaklanmamız gerektiğini bu çalışma bize güzelce özetliyor. Zaten karlılıkları doğayı kirletmeye bağlı olmayan şirketleri dönüştürmek hiç de zor değil, ama bunların dönüşmesinden sağlayacağımız çevresel kazanç da oldukça küçük. Oysa çevreye oldukça büyük zarar veren enerji şirketlerinin dönüşümü oldukça zor, ama buna karşılık da elde edeceğimiz çevresel kazanç da o denli büyük olacak. O nedenle hedefimiz çok sera gazı salan ya da salınmasına neden olan şirketler olmalı, işleri zaten fazla sera gazı salmayan sektörler değil.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder