Dünya her geçen gün biraz daha istekler, gerçekler ve gereklilikler arasında sıkışıp kalıyor. Çevre ve doğaya baktığımızda hepimiz çocuklarımıza temiz ve bugünkünden daha yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyoruz. Ama çocuklarımız kışın ev soğuk olduğunda üşümelerini de istemiyoruz. Evi ısıtmak için de doğal gaz yakıyoruz, çıkan karbondioksit gazı da atmosferi kirletip çocuklarımıza temiz ve bugünkünden daha yaşanabilir bir dünya bırakmamızı zorlaştırıyor. Çözüm ne peki?
Çözümler var ama ne yazık ki hala oldukça pahalı. Mesela evimizi ısıtmak için doğal gaz kazanlı bir sistem ya da kombi yerine ısı pompası kullanabiliriz. Böylelikle sadece elektrik enerjisi kullanarak ısınmamız mümkün olur. Bu elektriği de çatımıza koyacağımız güneş panellerinden elde ederiz, tüketmediğimiz kısmını depolarız ve böylelikle kışın fazla karbondioksit salmadan yaşamak mümkün olur. Ancak bu sistem pahalı, oldukça pahalı. Çoğumuzun maddi imkanları bu sistemi evimize kurmaya yetmeyebilir, hatta bir apartmanda oturuyorsak, biz istesek bile komşularımız aynı yatırımı yapmak istemeyebilirler. O zaman doğal gaz kullanımı bugün için karşımıza bir gereklilik olarak çıkıyor.
Doğal gaz kullanımı bugün için bir gereklilik olsa da kafamızın içinde ve ön tarafa yakın bir yerlerde doğrunun bu olmadığı ve en kısa zamanda bu sistemden kurtulmamız gerektiği bulunmalı. Yeni bir eve taşınırken veya kombiyi yenilememiz gerektiğinde bu gerçeği unutmamalıyız, yoksa yaşam hep böyle sürüp gider ve biz çocuklarımıza güzel bir yeryüzü bırakma isteğimize asla ulaşamayız.Bunun ötesinde devletin de koyduğu kurallarla gelecekte oluşacak problemlere şimdiden çözüm yaratması gerekiyor. Diyelim ki yatırım yapıp ısı pompası kullandık, ama devletten aldığımız elektrik kömürlü termik santrallerden geliyorsa, ısı pompasının karbondioksit kazancını hemen kaybetmiş oluruz. Bizim atacağımız adımlara bağlı olarak devletin de yatırımlarını gerçekleştirerek bizi yönlendirmesi gerekir. Bunların tamamını da uzak gelecekte değil hemen yapmaya başlamamız gerekiyor.
Hayatımızdaki bu değişiklikleri öncelik sıramızda en yukarılara taşımazsak ne olur? Yeryüzüne vereceğimiz zararın artacağını zaten uzun uzun konuştuk ve daha da konuşabiliriz ama ben başka bir noktaya parmak basmak istiyorum. Ekim ayı içerisinde insan nüfusunun 8 milyarı aşması bekleniyor. Nüfusumuza eklenen her bir birey ihtiyaçların da artması anlamına geliyor. Bu artan ihtiyaçları eskiden alıştığımız sistemlerle karşılamaya devam ettiğimiz müddetçe de problemlerimiz artacak. Ama ne yazık ki biz bildiğimiz yoldan ayrılmıyoruz ve yaptığımız binalara ısı pompası yerine doğal gaz kazanı ya da kombisi koyuyoruz. Bu da bizim doğal gaza olan bağımlılığımızı bir on ya da yirmi yıl daha sürdürmemizi garanti altına alıyor. Yani sanmayın ki bugün aldığınız bir kombi, yaktığınız bir kömürlü termik santral sadece bugünü etkiliyor. Bunların etkisi en az çocuklarınızın zamanına kadar da sürecek.
Avrupa Birliği ve özellikle de Almanya, Rusya-Ukrayna krizinden dolayı bu kış enerji akışında önemli sorunlar yaşayacak gibi duruyor. Bunun nedeni de açıklamaya çalıştığım konudur. Eğer Avrupa Birliği geçtiğimiz 20 sene içerisinde söylemi ile eylemini gerçekten birleştirmiş olsaydı şu anda bu durumda olmazdı. Bir yandan en çevreci olan ülkeler grubu olarak diğer ülkelere ahlak ve eylem dersi verirken öte yandan da kendileri gerekli olan değişimin bir parçası olmakta acele etmediler. Yani herkese ısı pompası kullanmasını söylerken kendileri doğal gaz kombileri ile hayata devam ettiler ve değiştirdilerse de bu gerekli olan hızda olmadı.
Değişimi yeterli hızda yapmazsak göreceğimiz gerçek sorunlar şimdiden gözümüzün önünde belirmeye başladı. Bekleyecek, yavaştan alacak hele de duracak vaktimiz yok. Değişmeliyiz, hemen şimdi!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder