İçimiz iklim krizi kavramını kabullenmediği müddetçe çevremizdeki aşırı hava olaylarına, çoğunlukla bilmeden, sebepleri bizi aşan doğa olayları gibi davranıyoruz. Hatta bazen bunlara fiyakalı isimler veriyoruz ki olayın karmaşıklığı daha da bir derin görünsün. “Arkadaş Pakistan’daki tüm bu sellerin nedeni aslında Üçlü La Nina. Bu olay yüz yıldır ilk defa görülmüş, ondan dolayı normalin üç katı yağış düşmüş” deyince biz birden kendimizi olaydan soyutlamış oluyoruz. Oysa bu olayların tümü oldukça iyi anladığımız bilimsel konular. Elbette doğanın kendi değişkenliği de katkıda bulunuyor ama bizim de ne olup bittiğini doğru kavramamız gerekiyor.
Dünya’nın dörtte üçü suyla kaplı. Bu kadarı suyla kaplı bir gezegendeki atmosfer olaylarının çoğunun da suya bağımlı olması gayet normaldir. Dünya’daki en önemli su kütlesi Pasifik Okyanusu’dur. Pasifik Okyanusu’nda olan her türlü değişikliğin tüm gezegenin atmosferini de derinden etkileyeceğini söylememiz hiç de yanlış olmaz. Pasifik Okyanusu’nun güney yarısında suların bir ortalama sıcaklığı vardır. Suların sıcaklığı doğuya doğru bir akıntı ile normalin üzerine çıkarsa bu olaya El Nino, normalin altına düşerse de buna La Nina adı verilir. Genelde normal durumda, El Nino da La Nina da yıllarca süren durumlar değildir, çoğunlukla birkaç mevsim içerisinde azalarak diğer durumlara dönüşür. Bazen bu olaylar çok şiddetli olur. Mesela 1998 ve 2016’da görülen aşırı El Nino olayları yeryüzünün ortalama sıcaklığının rekor seviyeye ulaşmasına neden oldu. Yalnız birer yıl süren bu dönemler zayıflayarak normal duruma ve sonrasında da La Nina’ya dönüştüler.
İçinde bulunduğumuz döngü ise Pasifik sularının normalden serine dönmesiyle Haziran 2020’de başladı. Gittikçe şiddetlenen La Nina Ocak 2021’de tepeye ulaştı ve hızla azalmaya başladı. Azalıp normal duruma geçmesi beklenirken Eylül 2021’de tekrar şiddetli bir La Nina’ya döndü. Bu sene Temmuz ayında zayıflayıp normal duruma geçmesi beklenirken tekrar şiddetlenmeye başladı. Geçtiğimiz dönemlerin grafiklarine baktığımızda bu olayın fazla garip karşılanmayacağını anlamak pek de zor değil. Genelde El Nino ve La Nina bu kadar uzun sürmüyor ama sürdüğü de oluyor. Şu anda da süren La Nina’nın üçüncü dönemine giriyoruz.
Bu ülkemiz açısından ne anlama geliyor? Aşırı değişik bir durum yaşamıyoruz. Belki korkulandan az daha serin ve belki biraz da yağışlı bir dönem geçiriyoruz ve geçirmeye devam edeceğiz. Ama bu olayların temel etkisi büyük su kütlelerine daha yakın bölgelerde görülüyor. Mesela Pakistan Mayıs ayında inanılması zor bir sıcaklık olan 50℃ gördü. Bu sıcaklıklar Himalayalara kadar uzandığından o bölgedeki buzulların erimesi hızlandı. Ardından da normalden şiddetli bir muson sezonu geçirince 33 milyon kişi sellerde evsiz barksız kaldı. Benzer şekilde Avrupa’nın batı kesimleri de aşırı sıcaklarla baş etmek zorunda kaldı. ABD’nin batı kesimlerinde şiddetli kuraklık görülürken doğu kesimleri de fazla yağış aldı. Avustralya’nın güney doğu eyaletleri sellerle boğuşmak zorunda kaldı.
Tüm bu hava olaylarına baktığımızda anlamamız gereken birkaç önemli nokta var. Öncelikle bu olaylar yeryüzünün bir noktasını değil her noktasını az ya da çok etkiliyor. El Nino ya da La Nina neden bu kadar uzun sürdü ya da neden bu kadar şiddetli oldu sorusuna verecek bilimsel bir cevabımız henüz yok. Bu olaylar iklimin doğal değişkenliğinin bir parçası. Ama iklim krizinin ortalama sıcaklığı artırmasından dolayı genelde daha fazla El Nino olayı görülmesine yol açacağı tahmin ediliyor. Ayrıca iklim krizi atmosferde gördüğümüz tüm olayların daha da şiddetlenmesine yol açıyor. Yani kuraklık daha uzun sürüyor, sıcak hava dalgası daha sıcak bir hava getiriyor ve bu durumun sıklığı artıyor, yağışlar ise daha ani ve daha şiddetli oluyor.
Biz doğanın düzenini bozduğumuzda doğanın da buna tepki vereceğini biliyoruz. Bu tepkinin şiddetini ve nerelere yayılacağının da az çok farkındayız. Eksik olan iki eylem bu olayların artmasını engelleme ve kendimizi bu olaylardan koruma tarafında. “Tüm bu olaylar neden gerçekleşiyor?” sorusuna verdiğimiz cevap “biz sera gazı salarak iklimi bozduk ve meydana gelen felaketlere karşı yeterince önlem almıyoruz” yerine “üçlü La Nina varmış, bu olaylar ondan oluyormuş” şeklinde olduğu müddetçe de çözüm konusunda ilerlememiz mümkün olmayacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder