16 Eylül 2022 Cuma

Teknolojik Çözümlere Umut Bağlamayın

İklim krizinin temel sebebi doğanın milyonlarca yılda biriktirip yerin altında biriktirdiği karbondioksit gazını bizim kömür, petrol ve doğal gaz olarak çıkartıp, yakıp, tekrar atmosfere geri salmamızdır. Bunu durdurmanın ve geri çevirmenin de tek yolu vardır. Kömür, petrol ve doğal gaz yakmayı bırakıp atmosferdeki aşırı fazla karbondioksidi de yakalayıp tekrar yerin altına koymayı başarmak.

Kömür, petrol ve doğal gaz yakmaya devam edecek olursak bu, atmosferdeki karbondioksit miktarının artacağı ve iklim krizinin daha da kötüleşeceği anlamına gelir. Bunu engelleyebilecek hiçbir şey yoktur. Olmamasının nedeni de doğa yasalarıdır. Bu yasaları değiştirip kendimize uydurmak gibi bir şansımız yok. Teknoloji de bu yasaları çiğneyemez, olması imkansız bir şeyi olur hale getiremez. Arşimet makaralı bir sistem kullanarak kendi başına koca bir gemiyi sahile çekmeyi başarmıştı ama bunu çok uzun sürede başarabildi. Kısa sürede 20 kişinin yaptığı işi 20 kat uzun sürede kendi başına yapabildi fakat yapılan iş gene de aynıydı. Ürettiği teknoloji enerji harcamadan aynı işi yapmayı sağlamadı, sadece enerjiyi daha akılcı olarak kullanarak aynı sonuca ulaştı. Yalnız modern hayatta bizler doğanın yasalarını unutup teknolojinin her derde deva olacağına kendimizi inandırmış durumdayız. Bu da iklim krizi konusunda harekete geçmemizi imkansızlaştırıyor.

Şimdiye kadar atmosfere salmış olduğumuz karbondioksidi geri alıp toprağın altına tıkabilmek mümkün. Doğa bunu mükemmel biçimde yapıyor. Bu sistemin adına fotosentez diyoruz. Güneş’ten gelen enerji, havadaki karbondioksit ve topraktaki su fotosentez ile organik maddeye dönüşüyor. Fotosentez yapan canlının hayatının sonunda da bu madde toprağın altında kalıyor ve milyonlarca yıl içerisinde tekrar kömür, petrol ve doğal gaza dönüşüyor. Ama bizim derdimiz doğanın milyonlarca yılda yaptığını birkaç yıl içinde yapmayı başarmak. O zaman da bir kısa yol üretmemiz gerekiyor.

Güneş’ten gelen enerjiyi kullanıp havadaki karbondioksidi karbon ve oksijene ayırıp, kalıcı bir şekilde toprağın altına gömmek çok fazla enerji gerektiriyor. Ama ayırmadan karbondioksit olarak gömecek olursak sorunu kolayca halledebileceğimizi düşünüyoruz. Yalnız burada iki tane, kocaman problem var:

  1. Karbon katı bir nesne ve toprağın altında milyonlarca sene olduğu gibi kalabiliyor. Ama karbondioksit bir gaz ve toprağın altına tıkacak olsak da bir yolunu bulup kaçabiliyor. Yani şimdiye kadar bir gazı asla kaçamayacağı bir biçimde toprağın altında depolamak için bir yöntem bulunamadı, bulunması da hiç kolay değil. Şu anda karbondioksidi yakalayıp toprak altında depoladıklarını söyleyenlerin neredeyse tamamı karbondioksidi petrol ve doğal gaz çıkan yataklara geri pompalıyorlar. Bunu yapmalarının sebebi de o yataklarda kalan ve çıkarmaları zor olan petrol ve doğal gazı da çıkartabilmek. Çıkan petrol ve doğal gaz da yakılarak iklim krizinin daha da kötüleşmesine neden oluyor. Dolayısıyla neredeyse kimse kamu yararı için atmosferden karbondioksit yakalayıp yerin altına tıkmaya çalışmıyor.
  2. Her sene atmosfere yaklaşık 50 milyar ton karbondioksit salıyoruz. Atmosferdeki karbondioksidi yakalama, saklama ve hatta kimyasal yöntemlerle başka ürünlere çevirme teknolojilerine on yıllardır yatırım yapmamıza rağmen bunların senede atmosferden alabildikleri karbondioksit miktarı yaklaşık 50 milyon ton. Yani bir taraftan 50 milyar ton salarken diğer taraftan 50 milyon ton emiyoruz. Bunun bir çözüm olamayacağını anlamak için senelerce bilim öğrenmeye gerek yok. Eğer insanlık karbondioksit salım miktarını doğanın emebildiği bir seviyeye düşürürse, o zaman bu teknolojilerin faydasını yavaş yavaş görmeye başlarız.

Kısacası yakın bir tarihte birinin sihirli bir değnekle gelip iklim krizi sorununu bir anda yok edeceğine sakın inanmayın. Bu bizim bugünkü hayat tarzına ulaşmak için yarattığımız bir durum ve biz böyle devam etmekte ısrar ettiğimiz müddetçe de bir çözüm bulunamadan durum daha kötüye gidecek. O nedenle hızlı biçimde elektrik enerjisi üretim sistemlerinden başlayarak bir değişime gitmemiz gerekiyor. Bu değişim de bizler talep etmediğimiz müddetçe kendiliğinden gerçekleşemez. Politik olsun, ticari olsun, günlük yaşamda olsun attığımız her adımda ya da yaptığımız her tercihte iklim krizinin hepimizin yaşamını ciddi anlamda tehdit eden bir sorun olduğunu kabullenerek ona göre davranacak olursak çözümler var ve sorunun üstesinden gelebiliriz. Biz atmosfere karbondioksit salmayı bıraktığımızda kuracağımız tesislerle havadaki karbondioksidi emerek yerin altında saklamak fayda sağlamaya başlayabilir ama bin salarken birini tutup saklamak asla çözüm olamaz ve sizi olabileceğine inandırmaya çalışanlardan uzak durmanız iyi bir fikirdir. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder