23 Ağustos 2024 Cuma

Turizmde Kuzeyin Yükselişi ve Türkiye’nin Zorluğu

Son zamanlarda iklim değişikliği, dünyanın her köşesini farklı şekilde etkiliyor. Özellikle kuzey bölgelerinde yaşayanlar, bu değişikliklerin bazı olumlu yönlerini şimdiden fark etmeye başladılar. Ancak Türkiye, İspanya ve Yunanistan gibi daha sıcak ülkeler açısından durum pek iç açıcı değil.

İklim değişikliği, soğuk iklimlerde yaşayanlar için bir nevi “lütuf” haline geldi. Eskiden yaz aylarında dondurucu soğuklar ve sürekli yağmurla boğuşan kuzey ülkeleri, artık daha ılıman ve keyifli yazlar yaşıyor. Norveç, İsveç, Finlandiya gibi ülkeler, artık sadece kış sporları ile değil, yaz tatilleri için de popüler hale geliyor. “Coolcation” olarak adlandırılan bu yeni tatil trendi, daha serin destinasyonları tercih eden insanları kuzey bölgelere çekiyor. İnsanlar, aşırı sıcaklardan kaçmak için buralara akın ediyor ve bu bölgelerin turizm gelirlerini artırıyor. Özellikle son yıllarda, Alaska ve İskandinav ülkelerine olan talep büyük bir patlama yaşadı. Bu durum, kuzey ülkelerinin ekonomilerini canlandırırken, bu bölgelerdeki yerel halk için de yeni iş olanakları yaratıyor. Tur operatörleri ve havayolu şirketleri yaz aylarında kuzey ülkelerine olan ilgiyi karşılayabilmek için ek seferler koymaya başladılar. Özellikle ABD’de aşırı sıcak olan Teksas gibi eyaletlerden kaçarak en kuzeye, Alaska’ya araba ile seyahat edenlerin sayısında bile önemli artış görülüyor. AirBnb Norveç’te yaz aylarındaki doluluk oranının bu sene geçen seneye oranla %15 arttığını bildiriyor.

Ancak madalyonun diğer yüzü de var. İklim değişikliği, Türkiye gibi sıcak bölgeleri olumsuz etkiliyor. Türkiye, zaten yaz aylarında oldukça sıcak olan bir ülkeyken, son yıllarda bu sıcaklıklar daha da artıyor. 40 dereceyi aşan sıcaklıklar, hem tarımı hem de turizmi tehdit ediyor. Özellikle Akdeniz Bölgesi, kuraklık ve aşırı sıcaklarla mücadele ediyor. Bu durum, tarım ürünlerinin verimliliğini düşürmenin yanı sıra su kaynaklarını tehdit ediyor ve bölge halkının yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor.

Bu durumdan Türkiye’deki turizm sektörü de nasibini alıyor. Aşırı sıcaklar, özellikle Temmuz ve Ağustos aylarında, turistlerin Türkiye’yi tercih etme oranını düşürüyor. İnsanlar, bu kavurucu sıcaklardan kaçmak için serin destinasyonları tercih ediyor. Bu durum, Türkiye’nin turizm gelirlerinde azalmaya yol açarken, aynı zamanda turizm sektöründe çalışan milyonlarca insan için de risk oluşturuyor. 

Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus güney ülkelerindeki turizm sezonunun iklim değişikliği nedeniyle uzamaya başlamasıdır. Eskiden yaz aylarında kalabalık olan turizm yöreleri iklim değişikliğinin getirdiği ısınmayla birlikte ilkbahar ve sonbahar aylarında da dolmaya başlayacak.

Son senelerde Avrupa’nın güneyinde ortaya çıkan bir davranış biçimi de turistlerden bıkkınlık olarak açıklanabilir. Eskiden üç ay turist akımına uğrayan bölgelerde turistlerin varlığı altı veya sekiz aya yayıldığında o bölgede yaşayan halkın da sabrının sınırları zorlanmaya başlayabilir. Ülkemizde henüz bu noktaya gelmiş olmasak da bir yandan kalabalık diğer yandan da kuraklığın getirdiği susuzluk sorunu başta Bodrum olmak üzere çoğu yöremizi oldukça ciddi bir biçimde etkilemeye başladı.

Özetle, iklim değişikliği, dünyanın bazı bölgeleri için fırsatlar yaratırken, Türkiye gibi sıcak ülkelerde büyük zorluklar doğuruyor. Kuzey bölgelerinde yaşanan bu “yeni bahar” havası, turizm bağlamında Türkiye’nin ekonomik ve sosyal yapısını olumsuz etkileme potansiyeli taşıyor. İklim değişikliğinin bu iki yönünü anlamak ve buna göre stratejiler geliştirmek, hem bireysel hem de ulusal düzeyde büyük önem taşır. Bu yüzden, iklim değişikliği konusuna daha ciddi yaklaşmalı ve geleceğimizi korumak için şimdiden harekete geçmeli ve uyum önlemlerini artırmalıyız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder