9 Ağustos 2024 Cuma

Akdeniz Kasırgaları: Doğu Akdeniz İçin Büyüyen Bir Tehdit

"Akdeniz kasırgası", Akdeniz'de oluşan normalde okyanuslarda görmeye alıştığımız kasırgalar veya tayfunlar benzeri dev fırtınaları ifade eden bir terimdir. Bu fırtınalar nispeten nadir görülseler de, deniz suyu sıcaklıklarının artması nedeniyle giderek daha önemli hale gelmektedir. Geçen yıl, "Daniel Fırtınası" olarak adlandırılan böyle bir kasırga, Libya'nın Derna kentini vurarak büyük hasara ve can kaybına neden oldu. Akdeniz'in ısınmasıyla birlikte benzer fırtınaların tekrar görülme olasılığı artıyor ve bu durum, Doğu Akdeniz'deki tüm kıyı şehirleri için ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Öncelikle kasırga dediğimiz fırtınaların büyüklüğünü kısaca anlatalım ki gözünüzde yanlış bir şey canlanmasın: 2012 yılında New York şehrine büyük zarar veren Sandy Kasırgasının çapı yaklaşık 1850 kilometreydi. Yani bu büyüklükteki bir fırtınayı Türkiye’nin üzerine koysak tüm ülke aynı anda fırtına koşulları yaşayacak demektir. Bu fırtınalar bu büyüklüğe ve şiddete ulaşmak için gerekli olan enerjiyi altlarındaki sıcak deniz sularından alırlar ve denizi geçip karaya vardıklarında da enerjileri tükenip normal bir fırtına haline gelirler. Akdeniz, fırtınaların oluşumu için yeterli genişlikte değildir, ancak son yıllarda artan deniz suyu sıcaklıkları bu tür dev fırtınaların daha küçük türlerinin görülmesine yol açmıştır. Son iklim modellerine göre, Akdeniz’deki deniz suyu sıcaklıklarının küresel ısınma nedeniyle artmaya devam etmesi bekleniyor. Bu eğilim, Akdeniz kasırgalarına elverişli koşulların daha yaygın hale geleceğini ve gelecekte yıkıcı fırtınaların riskini artıracağını göstermektedir.

Geçen yılın Eylül ayında, Daniel Fırtınası Libya'nın Derna kentini eşi benzeri görülmemiş bir güçle vurdu. Kasırganın beraberinde getirdiği şiddetli yağmur ve kuvvetli rüzgarlar ciddi sellere ve geniş çapta yıkıma neden oldu. Kentin altyapısı, birçok bina ve yolun tahrip olmasıyla alt üst oldu. Binlerce insan hayatını kaybetti ve daha da fazlası yerlerinden oldu. Felaket, Akdeniz şehirlerinin böyle aşırı hava olaylarına karşı ne kadar savunmasız olduğunu ve daha iyi hazırlık ve müdahale stratejilerine olan acil ihtiyacı gözler önüne serdi.

Artan Akdeniz kasırgası tehdidi göz önüne alındığında, Doğu Akdeniz'deki şehirlerin gelecekteki fırtınalara hazır olup olmadığını değerlendirmek çok önemlidir. Mevcut hazırlık düzeyi bölge genelinde önemli ölçüde değişmektedir. Bazı şehirler dirençlerini artırmak için önlemler almaya başlarken, diğerleri son derece savunmasız durumda kalmaktadır.

Akdeniz'deki birçok kıyı şehri, şiddetli fırtınalara dayanacak sağlam altyapıya sahip değildir. Sağlam inşa edilmemiş binalar, yetersiz drenaj sistemleri ve yetersiz kıyı savunmaları, bu şehirleri bir kasırganın tüm gücüne karşı savunmasız bırakır. Etkili erken uyarı sistemleri, Akdeniz kasırgalarının etkisini azaltmak için çok önemlidir. Ancak, birçok şehir hala sakinlere zamanında ve doğru uyarılar sağlayabilecek kapsamlı sistemlerden yoksundur.

Akdeniz’de gelecekte oluşacak kasırgalara daha iyi hazırlanmak için, Doğu Akdeniz'deki şehirlerin altyapı direncinin artırılması, erken uyarı sistemlerinin iyileştirilmesi, acil durum müdahalesinin güçlendirilmesi ve halkın bilinçlendirilmesi gibi ciddi önlemler alması gerekmektedir. Antalya Havalimanı’nda geçtiğimiz senelerde görülen oldukça kuvvetli bir hortum sırasında kişilerin saklanmak ve kendilerini korumak yerine video çekmeye devam etmeleri bu konuda ne derece bilinçsiz olduğumuzun basit bir göstergesidir.

Doğu Akdeniz'deki Akdeniz kasırgalarının tehdidi, yükselen deniz yüzeyi sıcaklıkları ve iklim değişikliği ile birlikte gerçek ve büyüyen bir sorundur. Daniel Fırtınası'nın Libya'nın Derna kenti üzerindeki yıkıcı etkisi, bu fırtınaların neden olabileceği potansiyel yıkımın acı bir hatırlatıcısıdır. Bazı şehirler dirençlerini artırmak için adımlar atsa da bölgenin gelecekteki Akdeniz kasırgalarına yeterince hazırlanması için çok daha fazlasının yapılması gerekmektedir. Altyapının güçlendirilmesi, erken uyarı sistemlerinin iyileştirilmesi, acil durum müdahalesinin güçlendirilmesi ve uluslararası işbirliğinin teşvik edilmesi yoluyla şehirler nüfuslarını daha iyi koruyabilir ve bu, giderek daha sık ve güçlü fırtınaların etkilerini azaltabilir.

Bu yazı Dünyahali'nde yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder