4 Kasım 2022 Cuma

Yuvamız dünyanın doğruları

1992’de Birleşmiş Milletler’e üye ülkelerin önde gelen politikacıları Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde toplanarak gelişmenin ve çevrenin geleceği konuları hakkında önemli kararlar aldılar. Bu toplantıdan akılda kalan en önemli karar ise İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’dir. Bu sözleşme ile iklim krizinin çok önemli bir sorun olduğu ve birlikte çalışarak çözülmesi gerektiği tüm devletlerce kabul edilmişti. Ayrıca bu konuda ortaya konan ilerlemenin değerlendirilmesi için her yılın sonunda bir taraflar konferansı (Conference of Parties - COP) düzenlenmesi de kararlaştırıldı.

Bu konferansların yirmi yedincisi Kasım ayı başında Mısır’ın Sharm el-Sheikh şehrinde gerçekleştirilecek. Şimdiye kadar yapılan 26 taraflar konferansında kötü gidişi engellemeye yönelik bir şeyler yapılabildi mi? Hayır. Peki insanlar hala neden inatla bu konferanslara gidiyorlar? Aslında gitmiyorlar, mesela Greta Thunberg bu seneki konferansa gitmeyeceğini çok sert bir dille söyledi. “Bu konferanslar yeşil badanadan başka işe yaramıyor” durumu yeterince anlatıyor bence. Hani körler sağırlar birbirini ağırlar diye atasözümüz vardır, bu konferanslardaki durum da aynen bu. Mesela ülkemiz çoğu zaman en kalabalık grupla katılan ülke konumunda. Bu, iklim krizine çok önem verdiğimiz anlamına geliyor mu? Hayır. Birçok iş insanının orada olması iş dünyasının bu konuda hareketlenmeye başladığının bir göstergesi mi? Gene, hayır. Devlet temsilcilerimiz oradaki toplantılarda iklim politikasına yön verebilecek kararların alınmasına öncülük ediyorlar mı? Hayır. Başka ülkelerin liderlerinin böylesi bir öncülük ettiğini görüyor muyuz? Hayır. Şimdiye kadar bu toplantılarda alınan kararları hayata geçiren uluslararası anlaşmaların iklim krizini engelleme bağlamında bir faydasını gördük mü? Hayır. Peki, Paris Anlaşması işe yarayacak mı? Hayır. Paris Anlaşması için verilen sözleri ülkeler yerine getiriyor mu? Biz ve birkaç ülke hariç, hayır. 

Bu listeye daha uzun süre devam etmek mümkün, ama bu konferanslar için söylenebilecek olumlu şeylerin sayısı oldukça az. Olumlu şeylerin başında bu konunun iki hafta boyunca tüm dünyada basının gündemine girebilmesidir. Bir felaket olmadan iklim krizi konusunda fazlaca meraklı olmayan basın, bu toplantılar boyunca haberlerde iklim krizine az da olsa yer veriyor. Daha fazla yer vermesi için ne yapmalı? Bence devlet büyüklerindense sanatçı ve sporcular toplansalar çok daha fazla gündem yaratılabilir. İklim krizi konusuyla ilgilenenler devlet başkanlarının bu konuda ne dediklerini dinleseler de halkın geri kalanı o toplantılara katılan şarkıcı, sporcu ve artistlerin varlıkları ile çok daha yakından ilgileniyor. Hele onlardan birinin günlük hayatta iklim krizini durdurmak için yapmamız gerekenlerle ilgili söyleyeceği birkaç kelime bilim insanlarının saatlerce konuşmasından çok daha etkili oluyor. Bu nedenle benim gelecekten beklentim devlet yetkililerini toptan boşverip ünlülerden oluşan bir toplantı organize etmek olurdu. Bu konferanslardan çok daha fazla fayda sağlayacağına neredeyse eminim.

Çünkü devlet yetkilileri bizim aklımızın muhtemelen ermediği bir çalışma içerisindeler. Mesela Mısırlı yetkililer geçen hafta içerisinde Kahire’de Doğal Gaz İhraç Eden Ülkeler Forumu düzenlediler. Mısır, Katar, Venezuela, Rusya, Cezayir ve İran gibi ülkelerin katıldığı forumdan çıkan ana mesaj iklim krizi için doğal gazın mükemmel bir çözüm olduğu şeklindeydi. Oysa, hepimizin bildiği gibi, doğal gaz yakıldığında havaya karbondioksit salınır ve karbondioksit iklim krizini yaratan en önemli gazdır. Daha da kötüsü, üretim ve taşıma sırasında çokça doğal gaz da atmosfere karışır. Doğal gazın çoğunluğu metan gazıdır ve metan gazı da karbondioksitten 25 kat daha tehlikeli bir sera gazıdır. Dolayısıyla doğal gaz kömürden daha temiz bir yakıt olabilir ama sadece o kadar. Yani bu; doğal gaz iyi, kömür kötü anlamına gelmez. Kömür çok kötü, doğal gaz da kötü anlamına gelir. Hatta doğal gaz çıkartılıp taşınırken oluşan kaçakları da saydığımız zaman doğal gaz toplam yaşam döngüsü içerisinde kömürden de kötü bir sera gazı olarak kabul edilebilir.

Sonuç olarak herkes bu konferanslarda kendi doğrularını anlatmaya çalışıyor ama aslında sadece bir tek doğru var, o da yuvamız dünyanın doğrusu. Yuvamız dünyanın doğruları da söylenenlerle pek uyuşmuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder