27 Ağustos 2022 Cumartesi

Dünya'nın Hali

Sonunda ülkemize güzel bir haberimiz var: Bu yaz iklim krizinin şiddetini yeryüzünün diğer bölgeleri kadar yaşamadık. Bunun atmosferin yapısı ve meteorolojiden gelen sebepleri var ama amacım sizleri bilimle boğmak değil. Merak edenler Azorlar Yüksek Basıncı ve La Nina arasındaki etkileşimi inceleyerek neden bu yazı pek de fena geçirmediğimizi bulabilirler. Ama esas amaç, fazlasıyla sıcak da olsa, az yağış alıyor olsak da durumumuzun diğer bölgelerden çok daha iyi olduğunu anlatmak ve bu iyi durumun geçici olduğuna sizleri ikna etmek.

Bu yazın ortasında Batı Avrupa daha önce benzeri pek de görülmemiş bir sıcak hava dalgası ile boğuşmak zorunda kaldı. Bu sıcak hava dalgası; Portekiz, İspanya, Fransa ve İngiltere’de sıcaklık rekorlarının kırılmasının ardından Almanya’da da sıcaklığın daha önce pek de görülmemiş seviyelere yükselmesine neden oldu. Almanya ya da İngiltere’de görülen sıcaklıklar ülkemizde Antalya veya Adana’da görüldüğünde normal karşılanabilir ama ülkemizden oldukça kuzeyde bulunan bu yerlerin güney sahillerimizin sıcaklığına ulaşması orada yaşayanlar açısından dayanılması zor bir durum yarattı. Neyse ki 2003’te binlerce kişinin ölümüne yol açan sıcak hava dalgasından alınan dersler bu sefer daha şiddetli bir sıcak hava dalgası olmasına rağmen benzer bir hasara yol açmadı.

Amerika Birleşik Devletleri de o sırada kuraklık sorunuyla boğuşuyordu. Birçok eyalete su sağlayan ve kıtanın orta kesimlerinden çıkıp Meksika’da Pasifik Okyanusu’na dökülen Kolorado Nehri’nin suları görülmemiş biçimde azalınca acil durum ilan edilmek zorunda kalındı. Teksas’ta ise hava sıcaklıklarının çok yükselmesinden dolayı serinlemek amacıyla klima kullanımı artınca elektrik sistemi yetersiz kaldı.

Çin ise en az yetmiş gündür süren bir sıcak hava ve kuraklık alarmı içerisinde. Yangtze gibi hem tarım için önemli miktarda su sağlayan bir nehir neredeyse kurumaya başladı hem de bu nehir üzerine yapılan hidroelektrik santrallerinin de üretimleri ciddi biçimde azaldı. Dünyanın çoğu yerinde kuraklık olması önemli bir sorundur ama bu kuraklık Çin ve Hindistan gibi yüksek nüfusa sahip iki ülkede görüldüğünde tarımda yaratacağı problemlerden dolayı çok daha büyük bir sorun haline gelir. Çin hala bu sıcak hava dalgası ve kuraklıkla baş etmeye çabalıyor.

Sıcak hava dalgasının ardından azalan yağışlardan dolayı Avrupa’nın önemli nehirlerinin çoğu neredeyse akmaz oldu. Avrupa ve Çin’de bu nehirler aynı zamanda ticaret yolu olarak kullanıldığından sadece tarıma ve elektrik santrallerine sağlanan su miktarı düşmedi, aynı zamanda ülke içi ve ülkeler arası ticaret de bundan etkilendi.

Bu iklim krizinin sadece bir yüzü, diğer yüzünü de Pakistan, Hindistan, Avustralya ve Yeni Zelanda’da görebiliyoruz. Pakistan ve Hindistan’da bu sene normalin üzerinde gelen muson yağmurları nedeniyle oluşan can kaybı bini aştı. Avustralya ve Yeni Zelanda’da ise aşırı yağışlar nedeniyle seller görülmeye devam ediyor. Elbette, nüfus yoğunluğu çok fazla ve altyapısı daha zayıf olan Hindistan ve Pakistan’da bu yağışlar çok daha fazla can ve mal kaybına yol açıyor.

Bu olaylar arasında sevinilecek bir nokta, şimdiye dek okyanuslarda çok fazla siklon görülmemesi. Atlantik’te kasırga ve Pasifik Okyanusu’nun batısında tayfun adını verdiğimiz bu dev fırtınalar normalde yaz aylarında okyanus kıyılarına kıyameti taşırdı. Ancak bu sene, en azından şimdiye kadar, ülkemizde olduğu gibi bu bölgelerde de şiddetli bir fırtınaya rastlanmadı.

Kısacası, ülkemiz bu yazı nispeten sorunsuz atlatıyor gibi görünüyor ama yeryüzünün her noktası bu yaz bizim kadar şanslı değil. Yine de  bu, bizim gelecek yaz için hazırlanmamamız gerektiği anlamına gelmiyor. Çünkü bu yazı atlatmış olabiliriz ama gelecek yazlar emin olun bundan daha ciddi problemler getirecek bize. O nedenle gevşemeden iklim krizine uyum sağlamak için ülke olarak çabalarımızı hızlandırmalıyız çünkü iklim krizi hızlanıyor. İnanmıyorsanız İngiltere ve Çin’e sorabilirsiniz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder