İklim krizinin varlığının ortaya döküldüğü yıllarda Birleşmiş Milletler hükümetlere bu konuda kesin ve doğru bilgi sağlamak için Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’ni (IPCC) oluşturdu. Bu panel iklim biliminin çeşitli alanlarında uzman bilim insanlarından oluşur, gönüllülük usulüyle çalışır ve iklim bilimi alanında üretilen bilgileri derleyerek ilgililere raporlar sunar. İklim bilimi konusunda en uzman kişilerin çalışmaları sonucu oluşturulan bu raporlar, bu alandaki kesin ve en doğru bilgi olarak kabul edilir.
Bilim insanları 6-7 yıllık aralıklarla IPCC çatısı altında iklim değişikliği değerlendirme raporları hazırlarlar. Bu raporlar üç ana başlıktan oluşur. İlk başlık iklim değişikliği alanındaki bilimsel bilgiler ve elde edilen verilerdir. IPCC’nin Altıncı Değerlendirme Raporu’nun bu ilk bölümü 2021 yılının Ağustos ayında yayımlandı. Altıncı raporun iklim değişikliğinin etkileri, uyum ve riskleri içeren ikinci bölümü de bu hafta bizlerle paylaşıldı. Azaltım ile ilgili önlemleri ve politikaları içeren üçüncü bölümü de gelecek ay tamamlanacak.
Bir rapor yayımlandıktan bir sonrakine kadarki 6-7 senelik aralıkta iklim krizinin ne derece kötüye gittiği ve yakın gelecekte yaratacağı sonuçlar hakkında sürekli konuşup yazıyorum. Raporlar yayımlandıktan bir süre sonra içimde hep bir hesaplaşma oluyor: Bunca insan üzerimize doğru gelmekte olan felaketi neredeyse hiç umursamadan günlük yaşamına devam ediyor. Belki de ben bu konuyu abartıyorum. Belki bu felaket gerçekten insanların fazla umursamalarına değmeyecek boyutta. Sonra aradan zaman geçiyor ve sıra bir sonraki rapora geliyor. Her yeni rapor bana “sen az bile söylüyorsun ve biz gayet nazik ve politik olmaya çalışıyoruz ama durum aynen düşündüğün kadar kötü” diyor. Bu hafta yayımlanan rapor da bir istisna yaratmadı.
IPCC raporunun yeni yayımlanan bölümü kısaca bize şunu söylüyor: İklim krizini durdurmak için hızla harekete geçmediniz ve şimdi sizin de ekosistemin de diğer canlı türlerinin de başına felaketler gelmeye başladı. Siz bu şekilde devam ederseniz, hepinizin başına gelen belalar birkaç kat artacak. Bu felaketler çoğu yer ve zamanda sizin uyum kapasitenizi de aşacak. Ne yazık ki bu felaketlerden de en büyük zararı gelişme merdiveninde en alt basamakta olanlar görecek.
Raporun içeriğine kendi üslubu ile yaklaşacak olursak:
- Kısa vadede 1,5°C'ye ulaşan küresel ısınma, çok sayıda iklim tehlikesinde kaçınılmaz artışlara neden olacak ve ekosistemler ve insanlar için çoklu riskler oluşturacaktır.
- Raporda belirtilen 127 kilit risk için, değerlendirilen orta ve uzun vadeli etkiler, şu anda gözlemlenenden birkaç kat daha fazladır.
- İklim değişikliğinin etkileri ve riskleri giderek daha karmaşık ve yönetilmesi daha zor hale geliyor.
- Küresel ısınma önümüzdeki on yıllarda 1,5°C'yi aşarsa, birçok insani ve doğal sistem, 1,5°C'nin altında kalmaya kıyasla ek ciddi risklerle karşı karşıya kalacaktır.
- İklim krizinin etkilerini azaltmaya çalışan birçok girişim, dönüşümsel uyum fırsatını azaltan acil ve yakın vadeli iklim riskinin azaltılmasına öncelik veriyor.
- Uygun koşullar, insan sistemlerinde ve ekosistemlerde uyum tedbirlerinin uygulanabilmesi, hızlandırılması ve sürdürülmesi için anahtardır. Bunlar, siyasi taahhüt ve takip, açık hedef ve önceliklere sahip kurumsal çerçeveler, politikalar ve araçlar, etkiler ve çözümler hakkında gelişmiş bilgi, yeterli finansal kaynakların seferber edilmesi ve bunlara erişim, izleme ve değerlendirme ve kapsayıcı yönetişim süreçlerini içerir.
- Kapsamlı, etkili ve yenilikçi müdahaleler, sürdürülebilir kalkınmayı ilerletmek için sinerjilerden faydalanabilir ve uyum ile azaltım arasındaki öncelik yarışını azaltabilir.
- İklim değişikliğinin insan ve doğal sistemleri zaten bozduğu kesindir. Geçmiş ve mevcut kalkınma eğilimleri (geçmiş salımlar, kalkınma ve iklim değişikliği), küresel iklime dayanıklı kalkınmayı ilerletmedi.
- Daha da önemlisi, mevcut sera gazı emisyonları hızla düşmezse, özellikle de yakın vadede 1,5°C küresel ısınma aşılırsa, iklime dirençli kalkınma beklentileri giderek daha sınırlı hale geliyor.
- Biyoçeşitliliğin ve ekosistemlerin korunması, iklim değişikliğinin kendilerine getirdiği tehditler ve bunların uyum ve hafifletmedeki rolleri ışığında, iklime dirençli kalkınmanın temelidir.
“Ümit var mı?” derseniz, ümit her zaman vardır, ama krizi yaratan unsurları kontrol altına almada yavaş hareket ettiğimiz müddetçe göreceğimiz zarar da artıyor. Bunu sadece ben değil, IPCC raporu da söylüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder