İklim krizini durdurabilmek için bireylere düşenleri kısaca üç başlık altında toplayabiliriz:
- Gereksiz tüketimi sonlandırmak
- Özellikle hayvansal ürün tüketimini ciddi biçimde azaltmak ya da durdurmak
- Özel araç ve uçak kullanmamak
Bu üç başlığa da çokça itiraz geliyor. Çünkü bunların tümü hemen, kolayca ve canımızı fazla sıkmadan gerçekleştirebileceğimiz şeyler değil. Bu hafta bir konuşmada “eğer iklim krizini önlemek konusunda melek olmak istiyorsanız hayvansal ürün tüketimine son vermelisiniz” dedim. Ardından bir arkadaşla uzun bir email trafiği yaşadık. Konumuz da “neden son vermelisiniz dediniz de azaltmalısınız demediniz?” sorusu üzerineydi. “Aslında hepimizin günde asgari 70 gram protein alımına inmesi gerekiyor ki sağlıklı yaşayabilelim. Aksi takdirde vücut gerekli olan ve üretemediği amino asitlerden yoksun kalacak.”
Bu yaklaşımın biyolojik açıdan sorunlarına girmeyeceğim, çoğunuz biliyorsunuzdur. Ama çok daha önemli bir taraf var. Günde kişi başı 29 gram hayvansal protein aldığımızı düşünürsek bu, dünya tüketiminin 230 bin ton protein olduğu anlamına geliyor. Bu da 890 bin ton dana etine karşılık gelir. Her gün 8900000 danayı kesmemiz demektir. Senede 3 milyar 250 milyon danaya karşılık olur. Bugün Afrikalı birey bundan çok daha az, gelişmiş Batı ise çok daha fazla tüketiyor. Bir kez daha konumuz “protein sadece dana etinden elde edilmez” ya da “insanlar arasındaki eşitsizlik esas problemimizdir.” değil. Bu şekilde devam edecek olursak, bu nüfus yoğunluğunda, bu hayat tarzımız ve bu tarzdaki gelişmelerle Dünya’daki yaşamımız sürdürülebilir olamaz. Bu nedenle düşünce yapımızı acilen değiştirmemiz gerekiyor.
Esas problemimiz de işte tam burda yatıyor: Bizler değişikliğin önem sıralamasını ve aciliyetini tam olarak kavrayamıyoruz. İnsanlık bugün çok önemli bir dönüm noktasından geçiyor. Eğer bu dönüm noktasında doğru adımlar atarsak dinozorlardan farklı bir geleceğimiz olabilir. Yanlış adımlar da hepimizi dinozorlara benzer olmasa da aynı seviyede bir felakete sürükleyebilir. Bundan dolayı da alışkanlıklarımızı değiştirmemek için öne sürdüğümüz tüm nedenleri baştan değerlendirmemiz gerekiyor.
Öncelikle sorumluluğu üzerimizden atmayı bırakmalıyız. “Önce devletler, önce şirketler, önce gelişmiş ülkeler” diyecek vaktimiz yok. Evimiz yanıyor ve biz yangını söndürmeye çabalamak yerine yangını kimin çıkardığını ve kimin önce müdahale etmesi gerektiğini tartışıyoruz. EV YANIYOR. Odaklanmamız gereken nokta budur ve ilk önceliğimiz yangını söndürmektir. Sonrasında yangını kim çıkardığını, yangının bir daha çıkmaması için neler yapılması gerektiğini, tüm bunları konuşuruz. Ama ilk eylemimiz yangını söndürmek olmalı.
Sorumluluğu üzerimize aldığımızda da anlamamız gereken nokta evin yanıyor olmasının her şeyden önemli olduğudur. Ev yanıyorken ocaktaki yemek de önemsizdir, cep telefonunuzun şarjını bulmak da. Bundan dolayı iklim krizini başta gelen sorun olarak ortaya koymak zorundayız. Biz bunu en önemli sorun olarak belirlemezsek devletler de şirketler de bunu bizim yerimize yapmayacaklardır. Elbette evimiz yanarken kayıplarımız olacak ve düzenimiz değişmek zorunda kalacak. Ama tüm bunları ev yanmadan önce düşünmeliydik.
Ev yanarken eşyalarımızın tümünü de kurtaramayabileceğimizi bilmemiz gerekiyor. Hatta büyük bir yangından bahsediyorsak can kaybı bile olabilir ama öncelikli olan olabildiğince çok kişiyi kurtarmak ve mal kaybını da en aza indirmektir. Hem eşyalar hem de insanlar yangından zarar almadan kurtulamayabilirler. Yalnız biz adım atmakta geciktikçe zararla da olsa kurtulma şansları gittikçe azalıyor.
Kısacası, adım atmamak için kendimize nedenler uydurmayı bırakmamız gerekiyor. İnsan için gerekli bazı amino asitleri almazsak sağlık tehlikeye girermiş, bırakın girsin. Biz tüm bu üretilen malları satın almazsak ekonomi çöker ve insanlar aç kalırmış, belki kapitalist ekonomik sistemin çökmesi o kadar da kötü bir şey değildir. Yerine kurulacak sistem daha kuvvetli olabilir. Mauritus’a tatile gitmeden de yaşayabilirsiniz, hatta hiç tatile gitmeden de. Ben ev yanıyor diyorum, siz hala tatil, amino asit, yeni cep telefonu diyorsunuz. EV YANIYOR. Hemen söndürmezsek başka yaşayacak gezegenimiz de yok. Uyanın artık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder