7 Temmuz 2021 Çarşamba

Gezegenin Sorumluları

Bundan 5 milyon yıl önce insan bugünkü durumundan çok farklıydı. Gezegendeki değişik türlerin içinden sadece bir tanesiydik, hem de fazla dikkat çekici bir tür de değildik. Diğer canlıları avladığımız kadar kendimiz de diğer avcıların avı olduk. Çoğu bağlamda sıradandık ve gezegenimiz de bir denge içerisindeydi. Gelip geçen Buzul Çağlarına bile canlılar uyum sağlamışlardı. Ancak akıllı insan evladı yavaş yavaş zekasını kullanarak diğer canlıların önüne geçti. Bu uzun sürmüş olsa da son 100 bin sene insanlığın gezegene egemen olabileceğinin sinyallerini ortaya koyuyordu.

Yalnız gene de arada olan felaketler insanları gafil avlayabiliyordu. Tam “ortalık ısındı” diyerek gezegene yayılmaya başladığımızda patlayan bir yanardağ insan neslini neredeyse yok oluşun kapısına kadar getirebiliyordu. Ancak sonunda son Buzul Çağı da sona erdi ve gezegenimiz epey zamandır görülmemiş düzenli bir iklime kavuştu. Bunun sayesinde de insanlık 200 bin kişiden 7.8 milyara tırmandı ve gezegene her bakımdan egemen oldu.

Şimdi hepimiz bir yol ayrımındayız. Son birkaç bin seneye kadar biz bu gezegendeki türlerden sadece biriydik. Oysa bugün bu türlerin tamamının varlığına egemen bir noktadayız. Eğer istersek bir türü yok edebilir ya da nesli tükenmiş bir türü geri getirebiliriz. Bu da bize son derece büyük bir sorumluluk veriyor. Artık bizler bu gezegenin sakinleri değil sorumlularıyız. 

Sorunumuz ise aslında çok basit: Ne yazık ki arada hızla geçen birkaç bin yıl bize bu büyük sorumluluk hakkında düşünecek vakit tanımadı. Biz hala kendimizi bu gezegendeki türlerden biri ve en üstünü olarak konumlandırıyoruz. Durum böyle olunca da kendimizi egemen olarak kabul edip gezegenin geri kalanına olan sorumluluğumuzu üstlenmeyi kabul etmiyoruz. 

Geçen hafta Avustralya’da kedilere sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bu belki de sorumluluk alma konusunda bir ilk. Çevrede serbestçe dolaşan evcil kedilerin bölgedeki yaban hayatını yok ettiği görüldüğünden, sahiplerinin evcil hayvanları dışarı bırakmaları yasaklandı. Bu kısaca; insan, bu gezegendeki bir türü koruyup bu türün serbestçe diğer türleri yok etmesine göz yumamaz, çünkü insanın, diğer tüm canlılara karşı da sorumluluğu vardır anlamına geliyor.

Elbette gönül kuşlar ve fareler konusunda bu hassaslığı gösteren Avustralya’nın kömür yakarak epey değişik türün sonunu getirme konusunda da aynı dikkati göstermesini istiyor. Ne yazık ki iş kolay önlemlerle basit problemleri çözmeye geldiğinde hızlıca kural koymada üstümüze yok, ama çevre problemlerine ya da iklim krizine çözüm bulmaya gelince konu kolayca yan çiziyoruz. Yalnız artık yolun sonuna geldik. Bundan sonra vereceğimiz kararların hızla, çok sayıda canlının gereksiz yere ölmesine neden olacağını Marmara  Denizi’ndeki müsilaj sorunu bizlere gösterdi. Müsilaj sorunu denizin üzerindeki tabakayı temizlemekle ya da denizi kirleten firmalara ceza yazmakla çözülebilecek kadar basit olsaydı keşke. Biz, uzun süreden beri, yaptığımız şeylerin doğada bir karşılığı olmadığını, insanlığın son derece küçük bir grup olup doğaya kalıcı bir zarar veremeyeceğini düşünerek bu günlere geldik. Oysa artık durum pek de öyle değil. İnsanlık gezegenimizin tamamına hakim durumda ve bu egemenliğini akıllıca kullanmayacak olursa yakın zamanda ortaya çıkacak olan sorunların üstesinden gelebilecek kadar da güçlü değil.

Bu hafta Kanada neredeyse 50 dereceyi gördü. Kanada, 50 derece. Bir kısmımızın kafasında “geri kalan yerler yaşanmaz hale gelirse biz de Kanada’ya göçeriz” düşüncesi vardı. Umarım artık o düşünce de sonlanmıştır. Biz bu gezegene karşı olan sorumluluğumuzu yüklenmezsek çok kısa süre içerisinde kaçacak bir yer kalmayacak. Biz bu gezegenin sorumlusuyuz ve ailenin küçük çocuğu gibi omuz silkip bildiğimizi okumaya devam edemeyiz. Batırdığımızı biz temizlemezsek temizleyecek başka kimse yok.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder