Her konuşmamım sonunda mutlaka insanlar “İklim krizini durdurmak için ben ne yapabilirim?” diye soruyorlar. Her seferinde aynı cevabı veriyorum ve her seferinde cevabım insanlara yetersiz geliyor. Sanki bir yerlerden sihirli bir değnek gelecek, dünyaya dokunacak ve sorun birden yok olacak gibi bir his var sanırım hepimizde. Oysa sorun çok basit, çözümü de aynı basitlikte. Son 100 senedeki yaşam biçimimiz dünyayı bir kriz noktasına taşıdı, aynı yaşam biçiminde devam ettiğimiz sürece de uçuruma doğru hızla gitmeyi sürdüreceğiz. Bunun için yapmamız gereken hemen bu yaşam biçimini değiştirmektir.
Bugün sahip olduğumuz gerekli ya da gereksiz türlü nesneyi üretmek için dünyayı kirletiyoruz. Yarattığımız kirlilik de doğanın kendisini temizleyebileceği seviyenin çok üzerine çıkmış durumda. Bu nedenle ilk yapmamız gereken; gereksiz şeyler satın almayı hemen, bugün, şu anda durdurmaktır. Üzerinize giydiğiniz bir gömlek var mı? Var. Aynısının bir de kırmızısını almanıza gerek yok. Hatta bir gömlek daha almanıza gerek yok. Tüketim toplumu sizi bir giydiğinizi ertesi gün giymemeye yönlendiriyor. Bu dolduruşa gelmeyin. Pandemi süresince pijama ile toplantılara girdiniz, bu süreç bitince sokağa da pijamayla çıkın demiyorum, ama alışın artık aynı giysileri uzun süre giymeye. Kesinlikle ihtiyacınız olmayan bir şeyi satın aldığınız sürece çözümün değil sorunun bir parçasısınız.
Satın almak zorunda olduğunuz şeyleri de bir kez daha düşünün: “Gerçekten gerekli mi? Bu olmadan gerçekten yaşayamaz mıyım?” Bu soruya 10 yaşındaki bir çocuk gibi değil de bir yetişkin gibi cevap verin ama. Göreceksiniz ki hayatınızdaki çoğu nesne olmadan da yaşayabilirsiniz. O zaman bu nesneleri de bir daha satın almayın. Böylelikle sorunun yarısını çözdük bile.
Özel araç kullanmayı bırakın. Bisikletle veya yürüyerek bir yere gidemiyorsanız toplu taşımayı düşünün. “Ama ben buradan taa oraya arabasız nasıl giderim?” diyorsanız ya yanlış yerde çalışıyorsunuz ya da yanlış yerde yaşıyorsunuz. Hatta bunların ikisi birden doğru olabilir. Büyük şehirde yaşamak ya da çalışmak zorunda değilsiniz.
Uçakla seyahati hayatınızdan çıkartın. Bundan sonraki hayatınızı geçirmeye ya da dört sene üniversite okumaya denizaşırı bir ülkeye gidebilirsiniz, ama bu uçaklı seyahat senede bir veya daha fazla yapılıyorsa, sorunun çok önemli bir parçası oluyorsunuz demektir.
Et ve süt ürünlerini tüketmeyi azaltın. Şu anda tükettiğinizin yarısı bile çok fazla, daha da azını tüketin, ya da hiç tüketmeyin. Bu dünya hem sizi hem de yediğiniz hayvanları doyurabilecek kadar büyük değil, sorun bu kadar basit. Biz çok kalabalığız ve dünya aslında çok küçük.
Çözüm bu kadar basit. Ama çoğunuzun “saçmalık bu” dediğinizi ya da sızlandığınızı, hatta bunların neden olmayacağına dair fikir yürüttüğünüzü biliyorum. Kusura bakmayın, ama çözümün ne olduğunu soran sizsiniz. Çözüm bu. Bunun dışındakiler sizin var olmasını umduğunuz sihirli değnekten başka bir şey değil. O nedenle ne olur cümlenize “ama şirketler, ama devletler” diye başlamayın. Siz tükettiğiniz için o şirketler üretiyorlar. Siz öyle oy verdiğiniz için devletler o şirketlerin üretmesine ve sizin tüketmenize izin veriyorlar. Siz istemezseniz hiçbir şey olmaz. Önce bunu kabul etmekle işe başlayın. Yukarıda yaptıklarımın tümünü yapıyorsanız ve bunu çevrenizdeki herkesin yapması için aktif çaba gösteriyorsanız çözümün bir parçası olursunuz. Ama sadece sizinle de olmaz çünkü hepimizin böyle düşünmesi ve davranması gerekiyor.Son olarak da “bu dediğinizi fakir halk zaten yapamıyor ki, siz kime anlatıyorsunuz?” demeyin, çünkü ben bunları zaten yapacak parası olmayan “fakir halka” anlatmıyorum. Size anlatıyorum. Cebinde parası olmadığı için tatile Mauritus’a gidemeyecek olan vatandaş zaten sorunun kendisi olmadığını biliyor. Sorun bu tercih hakkına sahip olup da tercihini yanlış kullananlardan kaynaklanıyor. “Televizyonu düğmesinden kapatıyorum ben” deyip sonra haftasonu Bodrum’a uçan arkadaş, sorun sensin. Ama tercihlerinle çözümün bir parçası olmak da senin elinde. Bırakın lütfen küçük iyileştirmelerle kendinizi kandırmayı ve hayat tercihlerinize odaklanın. Önemli olan çocuklarımızın “annem/babam bizlere iyi bir dünya bırakmak için basit yaşadılar ve iyi ki de öyle yaptılar.” demeleri “annemin/babamın ne güzel kırmızı bir gömleği vardı.” demeleri değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder