Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nın otuzuncusu, Amazon’un kalbinde, Belém’de yapılıyor. Bu seçim, umutla ironinin yan yana geldiği bir tablo yaratıyor. İnsanlık, dünyanın en önemli karbon yutağının giderek savanlaşmasına tanıklık ederken hâlâ “daha fazlasını yapmalıyız” diyor. Oysa herkes biliyor ki artık “fazlası” yok.
Bugün 1,5 derece hedefinden söz etmek bir iklim politikası değil, nostaljik bir temenni. Bilimsel göstergeler ve ekonomik eğilimler, bu sınırın çoktan aşıldığını açıkça gösteriyor. Atmosferdeki sera gazı yoğunluğu sanayi öncesi döneme göre yüzde elliden fazla artmış durumda. Artık 2 derece bile erişilmez bir sınır haline geldi; dünya, mevcut sistemde en iyi ihtimalle 3 ila 3,5 derece arasında bir ısınmaya doğru gidiyor. Guterres’in “ahlaki başarısızlık” tespiti doğru ama eksik. Bu yalnızca ahlaki değil, uygarlığın kendi geleceğini planlayamama başarısızlığı. Dizginlenmemiş neoliberal ekonomiler bizi bu duruma getirdi ve Trump’ın hala lider olduğu ve oyunun kurallarını belirlemek için savaştığı bir ortamda değişiklik olacağını düşünmek artık hayalcilikten öteye geçmiyor.
Gelişmiş ülkeler artık iklim değişikliğinin durdurulabileceğine inanmıyor. Bu nedenle finansman vaatleri de giderek daha sembolik bir hâl alıyor. Önümüzdeki dönemde sağlanacak fonlar, dönüşümü değil, sadece krizin semptomlarını hafifletmeyi hedefleyecek. İklim finansmanı, artık sistemsel dönüşümün aracı değil, kayıp ve zarar tazminatlarının kısa vadeli bütçesi. Küresel iklim rejimi savunmaya geçmiş durumda. Hedef dünyayı değiştirmek değil, yıkımın hızını azaltmak ya da en azından acil yaralara pansuman yapmak. Gerekli olan senelik trilyon dolar seviyesindeki finansmana ulaşmanın hayalini bile kuramıyoruz şu anda. İhtiyaçlar trilyon dolarken gerçek finansmanlar milyar dolarları ancak buluyor, yani arada bir uçurum var.Amazon’da yapılan COP30 ise gecikmiş bir farkındalık gösterisi. Ormansızlaşmanın durdurulması artık mümkün değil; en iyi ihtimalle yavaşlatılabilir. Amazon ekosistemi devrilme noktasını geçmiş durumda ve savanlaşma süreci başladı bile. Ekosistem hizmetlerinin finansal değerini tanımak, kulağa modern bir çözüm gibi geliyor; ancak sanayi üretiminin dışsallıklarını bile içselleştirememiş bir dünyada bu öneri ütopik kalmaya mahkûm. Biz doğaya fiyat biçmeye değil, onun sınırları içinde yaşamayı öğrenmeye çalışmalıydık. Oysa bunu yapmadık. Şimdi artık bedel ödeme zamanı.
Fosil yakıtların azaltılması ise artık tamamen bir diplomatik illüzyon. Eğer gerçek bir niyet olsaydı, COP toplantıları birbiri ardına İngiltere, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Azerbaycan ve Brezilya gibi üretici ülkelerde yapılmazdı. Bu süreç, iklim diplomasisinden çok, bir çıkar mimarisine dönüştü. COP artık bir müzakere değil, bir tiyatro sahnesi. Her yıl “adil geçiş”, “net sıfır”, “fosil yakıtlardan çıkış” gibi ifadeler tekrarlanıyor ama perde arkasında petrol ve kömür lobileri yönü belirliyor. Şimdi de sırada kömür devi Avustralya var. Bu tablo bize iklim eyleminin sınırını değil, çıkar ilişkilerinin derinliğini gösteriyor. Bunun arkasındaki en önemli neden ise yanlış kurgulanmış bir Birleşmiş Milletler sistemi. Siz istediğiniz kadar iyi kararlar almaya çalışın, kararların oybirliği ile çıkma zorunluluğu petrol üreticisi bir ülkenin “hayır” demesiyle görüşmeleri çöküşe götürüyor.
Artık COP’tan çıkabilecek tek olumlu sonuç, problemin kontrolden çıktığını kabul etmek ve bu farkındalıkla küresel ölçekte uyum çabalarına ivme kazandırmak olabilir. Yakın gelecekte kıtlıklar, kuraklık kaynaklı göçler ve bölgesel çöküşler kaçınılmaz hale geliyor. Bundan sonrası, iklim değişikliğini durdurmak değil, onunla birlikte insanlığın yaşayabileceği bir sistem kurmakla ilgili. Ayakta kalabilmek, ulusal stratejilerle değil, küresel ölçekte işbirliğiyle mümkün. Belki de COP30, uzun süredir ilk kez, gerçeği kabullenmenin başlangıcını temsil edebilir.
Şimdi sahte umutların değil, hazırlıklı bir kabullenişin zamanı. Bu çağın politikası “sınırları zorlamak” değil, “sınırların içinde var olmayı öğrenmek” olmalı. Belki insanlık ancak bu farkındalıkla kendi gezegeninde misafir olduğunu yeniden hatırlayacak.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder