22 Eylül 2024 Pazar

İklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkileri

İklim değişikliği, çevresel bir sorun olmasının yanı sıra insan sağlığı için de ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. İklim değişikliği ile insan sağlığı arasındaki ilişki karmaşık ve çok boyutludur. Artan sıcaklıklar ve değişen ekosistemlerin neden olduğu tehlikeli koşullar, dünya genelinde insanları ve diğer canlıları etkilemektedir. İklim değişikliğiyle ilgili en acil sağlık sorunlarının başında aşırı sıcaklıklar ve vektör kaynaklı hastalıkların yayılması gelmektedir.

Küresel ortalama sıcaklıkların artması, sıcak hava dalgalarının daha sık, daha yoğun ve daha uzun süreli hale gelmesine neden olarak ciddi sağlık riskleri doğurmaktadır. İklim değişikliğinin en bariz ve tehlikeli etkilerinden biri olan aşırı sıcaklıklar, bir dizi sağlık sorununa yol açabilir. Yüksek sıcaklıklara uzun süre maruz kalmak, susuz kalma, sıcak çarpması ve sıcak bitkinliği gibi sıcaklıkla ilgili rahatsızlıklara yol açabilir. Özellikle yaşlılar, çocuklar, kronik hastalığı olanlar ve açık havada çalışanlar gibi savunmasız gruplar, bu durumlara karşı daha büyük risk altındadır.

Buna ek olarak, sıcak hava dalgaları solunum ve kardiyovasküler hastalıklar gibi kronik sağlık sorunlarını da kötüleştirebilir. Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, sıcak hava dalgaları her yıl en fazla ölüme yol açan hava durumu olayıdır. Örneğin, 2003 yılında Avrupa'da yaşanan sıcak hava dalgası, beklenenin ötesinde 70.000'den fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olmuş ve artan sıcaklıkların ölümcül etkilerini gözler önüne sermiştir. Şehirleşmiş alanlar, sınırlı yeşil alan ve yoğun altyapı nedeniyle daha yüksek sıcaklıklara maruz kalan bölgeler, bu riskleri daha da artırmaktadır.

Ayrıca, araştırmalar yüksek sıcaklıklarla artan anksiyete, depresyon ve hatta şiddet vakaları arasında bir bağlantı olduğunu göstermektedir. Aşırı sıcaklıkların ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkisi olduğu, sıcak hava dalgalarına karşı savunmasız bölgelerde yaşayan insanların uyku bozuklukları, bilişsel işlevlerde azalma ve iş verimliliğinde düşüş gibi sağlık sorunları yaşadığı bilinmektedir.

Vektör kaynaklı hastalıklar; pireler, keneler ve sivrisinekler gibi böcekler aracılığıyla yayılan hastalıklardır. İklim değişikliği, bu tür hastalıkların artmasının önemli bir nedenidir. Sıcaklıkların yükselmesi ve yağış düzenlerinin değişmesiyle bu vektörlerin yaşam alanları genişlemekte, Batı Nil virüsü, sıtma, dang humması, Zika, Lyme hastalığı ve sıtma gibi hastalıklar daha önce etkilenmemiş ya da az etkilenmiş bölgelere yayılmaktadır.

Özellikle sivrisinekler tarafından yayılan enfeksiyonlar, giderek artan bir endişe kaynağıdır. Sivrisinekler, daha önceleri üremek için fazla soğuk olan bölgelerde küresel ısınma nedeniyle hayatta kalabilmektedir. Sivrisinekler, sıcak ve nemli ortamları tercih eder. Örneğin, dang humması ve Zika gibi hastalıkların vektörü olan Aedes sivrisineği, normalde görüldüğü alanının çok ötesine göç etmiştir. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, dang humması şu anda dünya nüfusunun yaklaşık yarısı için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır ve bu oran, iklim değişikliği nedeniyle önemli ölçüde artmıştır.

İklim değişikliği, sadece vektör kaynaklı hastalıkların coğrafi yayılımını genişletmekle kalmaz, aynı zamanda bazı virüslerin vektörlerinde kuluçkaya yatma süresini azaltarak hastalıkların yayılma hızını da artırır. Örneğin, daha sıcak hava, sivrisineklerin ve diğer vektörlerin yaşam döngüsünü hızlandırır, bu da ısırık ve hastalık bulaşma sıklığını artırır. Bu değişim, hastalıkların daha hızlı yayılmasına ve daha fazla insanı etkilemesine zemin hazırlar.

Vektör kaynaklı hastalıklar, fiziksel sağlığın yanı sıra sosyoekonomik koşulları da etkiler. Daha yüksek sağlık harcamaları, işçi verimliliğinin azalması ve sağlık sistemleri üzerindeki daha büyük talepler nedeniyle bu hastalıklardan etkilenen bölgeler genellikle ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalabilir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin önemli bir kısmında sağlık sistemi zaten ciddi şekilde yetersiz finanse edildiğinden, bu maliyet daha da ağırdır.

Yüksek sıcaklıklar ve vektör kaynaklı hastalıkların yayılmasının birleşimi, çoğu zaman iklim değişikliğiyle ilişkili hastalıklardaki artışı karşılamakta zorlanan halk sağlığı hizmetlerine aşırı bir yük bindirir. COVID-19 salgınının, kaynak kıtlığının ve nüfus artışının, dünya genelindeki hastaneler ve klinikler üzerinde zaten bir baskı oluşturduğunu biliyoruz. Vektör kaynaklı enfeksiyonlar ve sıcaklıkla ilgili hastalıkların artması, sağlık hizmetlerinin daha da zorlanmasına neden olacaktır.

Ayrıca, iklim değişikliği sağlık eşitsizliklerini de artırmaktadır, çünkü en savunmasız gruplar -düşük gelirli ülkelerde yaşayanlar, dezavantajlı topluluklar ve kırsal bölgeler- genellikle bu etkilerle başa çıkmaya en az hazırlıklı olanlardır. Bu gruplar, yetersiz sanitasyon, zayıf altyapı ve sınırlı sağlık hizmetlerine erişim nedeniyle iklim değişikliğinin getirdiği sağlık risklerine karşı daha kırılgandır.

İklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkilerini ele almak için acil küresel eylem gerekmektedir. İklim değişikliğine karşı halk sağlığı girişimleri, aşırı sıcaklıkların etkilerini azaltmaya ve vektör kaynaklı hastalıkların yayılmasını önlemeye odaklanmalıdır. 

İlk aşamada, toplumlar vatandaşlarını aşırı sıcaklıklardan korumak için önlemler almalıdır. Bu; yeşil alanların genişletilmesi, sıcaklık uyarı sistemlerinin uygulanması ve soğutma tesislerine erişimin kolaylaştırılması gibi tedbirleri içerebilir. Aşırı sıcaklıklara karşı direnç inşa etmek, özellikle yoğun nüfuslu alanlardaki kentsel gelişimde iklim değişikliğinin dikkatlice ele alınmasını gerektirir. 

Hassas bölgelerdeki sağlık tesislerine yatırım yapmak ve sanitasyonu iyileştirmek vektör kaynaklı hastalıkları azaltmak için gereklidir. Ayrıca, geleneksel hastalık kontrol yöntemleri, örneğin böcek ilaçları zamanla etkisini yitirebileceğinden, Batı Nil virüsü, dang humması, sıtma ve Zika gibi hastalıklara karşı yeni aşılar ve tedaviler geliştirmek öncelikli olmalıdır.

Sağlık ve iklim değişikliği arasındaki ilişki giderek daha acil bir sorun haline gelmektedir. İklim değişikliğinin halk sağlığını tehdit etmesinin başlıca yolları, vektör kaynaklı hastalıkların yayılması ve aşırı sıcaklıklardır. Sera gazı salımlarını azaltmak, savunmasız toplulukları korumak ve sağlık sistemlerini güçlendirmek için hızlı adımlar atılmazsa, iklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkileri daha da kötüleşecek ve hem insanlar hem de çevre üzerinde yıkıcı sonuçlara yol açacaktır. İklim değişikliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini kabul etmek ve gelecek nesillerin refahını korumak için acil adımlar atmak artık her zamankinden daha önemlidir.

M. Levent Kurnaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder