İnsanların sebep olduğu iklim değişikliğinin ilk kez bir memeli türünün neslinin tükenmesine yol açtığı haberleri kamuoyuna yansıdı. Avustralya'nın Queeensland sahili açıklarındaki Büyük Set Resifi'nin endemik türü olan bir kemirgen yok oldu. Peki dünyamıza ne oluyor?
Avustralyalı bilim insanları sadece Avustralya ile Yeni Gine arasındaki ufak adacıklardan birinde yaşayan bir kemirgen olan mozaik kuyruklu sıçanın neslinin tükendiğini açıkladılar. Bu türün yaşadığı ada sadece 36 dönümlük bir kum tepeciği. Tepeciğin otlarla kaplı kısmında ise yeşil kaplumbağalarla birlikte bu mozaik kuyruklu sıçan yaşıyordu. Ancak bu adacığın en yüksek yeri deniz seviyesinden sadece üç metre yukarıdaydı. Binlerce yıldır bu adacıkta yaşayan kemirgenler deniz sularının her geçen gün bu adayı kaplaması nedeniyle yaşamakta zorluk çekiyordu. Bu adada son olarak 2009 yılında görülen mozaik kuyruklu sıçan, bilim insanlarının sonraki ziyaretlerinde bulunamadı. 2016 yılının Haziran ayında da resmi olarak nesli tükenmiş olarak kabul edildi. Daha da önemlisi bu canlı dünyada ilk defa nesli iklim değişikliği nedeniyle tükenen memeli türü oldu.
Peki bu neden önemli? Dünya tarihinde aralıklı olarak büyük felaketler yaşanmış ve bu felaketlerin bazılarında canlı türlerinin önemli bir kısmının nesli tükenmiş. Bu büyük felaketlerin sonuncusu 67 milyon yıl önce dinozorların sonunu getiren meteorun çarpması sonrasında yaşanmış. Ancak insanlığın tüm dünyaya yayılmaya başladıkları son 18 bin sene içerisinde canlıların nesillerinin tükenmesi çok hızlanmış. Son zamanlarda yapılan araştırmalar bu felaketin neredeyse meteor çarpması seviyesine yaklaşmakta olduğunu gösteriyor. Artık dünyada her sene 140 bin canlı türünün nesli tükeniyor, ancak biz bunlardan çok azını bilimsel olarak inceleyebiliyoruz.
Bu sefer nesli tükenen kemirgen gayet iyi incelenmiş ve son derece dar yaşam alanı olan bir canlı. Bu nedenle de bu kaybın nasıl gerçekleştiği de kayıt altına alınabilmiş. Ayrıca bu canlının yaşamış olduğu adada yaşayan bir insan yok. Dahası insanların yaşadığı diğer bölgelerden de çok uzakta olduğundan kimyasal kirlenmeden de olabildiğince uzakta bir ada. Bundan dolayı bu canlının neslinin tükenmesi kesinlikle deniz seviyesindeki yükselmeye bağlanabiliyor.
Deniz seviyesindeki yükselmeyi ise iklim değişikliğine bağlamak bilimsel gerçeklerle de uyumlu. Bildiğiniz gibi nesneleri ısıttığınız zaman, birkaç özel durum hariç, genleşirler, yani hacimleri artar. Denizlerin de ortalama sıcaklığı son yüz sene içerisinde yaklaşık olarak bir derece arttı. Bu da denizlerin hacminin bu ısınmaya paralel olarak artacağını gösterir. Denizler ancak yukarıya doğru genişleyebileceklerinden bu deniz seviyesinde bir artış getirecektir. Denizlerdeki her bir metrelik yükselme kumsalın 100 metre içeriye doğru çekilmesine yol açar. 36 dönümlük bir adada ise bu adanın zaman zaman tamamen sularla kaplanmasına ve bu adada yaşayan tüm kara canlılarının ölümüne neden olacaktır.
Fizik basittir. Isınan cisimler genleşir. Hava ne kadar sıcaksa o kadar da nem barındırabilir. Sıcak havada rüzgarın da daha hızlı esmesine yetecek enerji vardır. Bu nedenlerden dolayı artık karşımıza çıkan hava olaylarının nedeninin iklim değişikliği olduğunu kanıtlamaya gerek yok. Senelerdir hortum görülmeyen İstanbul’da bir mevsimde iki tane hortum görülüyorsa bu tabii ki iklim değişikliğinin bir sonucudur. Atmosferin bu denli ısındığı bir dünyada uç olayların nedeninin iklim değişikliği olduğunu kanıtlamamıza artık gerek yoktur. “Bunlar doğal olaylar” diyen kişilerin olan değişikliklerin doğal olduğunu göstermeleri gerekir.
Son olarak “bir sıçanın nesli tükenmişse ne olmuş?” diyenler olacaktır. Dünyadaki tüm ekosistem birbirine bağlıdır. Bir canlı türünün ortadan kalkması onunla beslenen diğer bir canlı türünün besinini kaybetmesine ya da o canlının besini olan başka bir canlının tehdit olmadığı için kontrolsüz üremesine neden olabilir. Bir gün bir bakarız ki dünyanın bir ucunda nesli tükenmiş olan bir sıçan türü nedeniyle dünyanın diğer ucundaki bir insanın hayatı ciddi anlamda etkilenebilir. Bundan dolayı elimizden geldikçe doğanın dengesini korumaya çalışmalıyız. O denge bir kez bozuldu mu başımıza neler geleceğini bilemeyiz.
Yazının orijinalini CNNTürk web sitesinde bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder