30 Mayıs 2025 Cuma

Dünya Yanıyor, Biz İzliyoruz: 5 Haziran Üzerine Bir Hatırlatma

Her yıl 5 Haziran’da Dünya Çevre Günü’nü kutluyoruz. Daha doğrusu, kutluyormuş gibi yapıyoruz. Törenler düzenleniyor, sosyal medyada rengârenk görseller paylaşılıyor, birkaç ağaç dikiliyor... Ama gerçek sorunlara kimse dönüp bakmıyor. Çünkü gözümüz kulağımız başka yerlerde: Ticaret savaşlarında, seçim yarışlarında, liderlerin birbirine laf sokmalarında, diplomatik krizlerde... Oysa bir başka savaş daha var; daha sinsi, daha sessiz ama çok daha yıkıcı: İklim değişikliği ve çevre krizi.

Gezegenimiz gün geçtikçe ısınıyor. Orman yangınları her yıl daha erken başlıyor ve daha büyük alanları yok ediyor. Kuraklık, tarımı ve su kaynaklarını tehdit ediyor. Hava kirliliği, şehirlerde nefes almayı bile güçleştiriyor. Ama tüm bunlar manşet olmuyor artık. Çünkü çevre sorunları, bugünün hızlı tüketilen medya düzeninde dikkat çekici bulunmuyor. Ne yazık ki çevre felaketlerinin bile “haber değeri” taşıyabilmesi için can kaybı ya da dramatik görüntüler içermesi gerekiyor. Oysa çevre sorunları çoğu zaman böyle olmaz; yavaş ilerler, sinsi gelir ve hayatımızı içten içe kemirir.

Siyasetçiler bu ilgisizliğin farkında. Onlar da toplumun nabzına göre hareket ediyor. Vatandaş çevreyle ilgilenmiyorsa, liderler neden bu konuda risk alsın ki? Onlara göre oy getirmeyecek bir meseleyle uğraşmanın anlamı yok. Bu yüzden çevre politikaları hâlâ geri planda, hâlâ bütçelerin en küçük kalemlerinden biri, hâlâ siyasi ajandalarda “bir gün yapılacaklar” arasında yer alıyor.

İklim krizi ve çevre sorunları, sadece çevrecilerin ya da bilim insanlarının meselesi değil. Bu, artık herkesin ortak derdi. Ekonomik krizle, gıda fiyatlarıyla, sağlıkla, göçle, güvenlikle doğrudan ilişkili bir konu. Ama sorun şu: Çevre sorunları aciliyetlerini bağırarak değil, hissettirmeden gösteriyor. Ve biz de ancak felaket kapıya dayandığında uyanıyoruz. Ama bazen uyanmak için çok geç olabiliyor.

5 Haziran Dünya Çevre Günü, bu kısır döngüyü kırmak için bir fırsat olabilir. Bu günü sadece bir “etkinlik” olarak değil, politik bir hatırlatma olarak değerlendirmeliyiz. Vatandaşlar çevre konusunda bilinçlendikçe, siyasetçilerin öncelikleri de değişecektir. Bu döngüyü tersine çevirmek mümkün. Ama ilk adım, sorunu görmeye cesaret etmek.

Gezegenimiz her geçen gün daha kırılgan hale geliyor. Ve biz hâlâ neyin daha önemli olduğuna karar veremedik. Oysa karar vakti çoktan geldi, hatta geçiyor. Şimdi değilse ne zaman? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder