24 Haziran 2024 Pazartesi

Son Avrupa Parlamentosu Seçimlerinin Türkiye'nin İhracat Sektörüne Etkileri

Geçtiğimiz Avrupa Parlamentosu seçimleri, Türkiye'nin ihracat sektörü üzerinde önemli etkiler yaratabilecek bazı değişikliklerin habercisi oldu. Avrupa Birliği'nin (AB) Yeşil Mutabakatı ve iklim değişikliği ile mücadele planlarındaki olası değişiklikler, Türkiye'nin ihracat pazarlarını ve ticaret politikalarını yeniden şekillendirebilir.

Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Yeşiller Partisi ciddi kayıplar yaşarken, aşırı sağ partiler büyük kazanımlar elde etti. Merkezi sağ Avrupa Halk Partisi (EPP) ise parlamentodaki en büyük parti olarak konumunu korudu. Bu sonuçlar, seçmenlerin iklim değişikliği konusundaki önceliklerinin azaldığını ve yaşam maliyeti krizinin ve Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin daha büyük endişe kaynağı olduğunu gösteriyor.

Ancak, yeni parlamentonun Yeşil Mutabakat gibi temel iklim hedeflerini tamamen iptal etmeyeceği öngörülüyor. Avrupa Birliği’nin 2030 yılına kadar atmayı düşündüğü adımların önemli kısmı zaten onaylanmış durumda. Ayrıca Avrupa’da iklim değişikliği konusunda fazla bir şüphecilik de kalmamış durumda, ancak insanlar iklim değişikliğinin önemi ve bu değişiklikle nasıl başa çıkılacağı konusunda farklı görüşlere sahipler. Yalnız bu farklı görüşler ve özellikle de aşırı sağın güç kazanması 2030 yılına kadar yapılması öngörülenlerde de nispeten küçük delikler açılabileceğine işaret ediyor. Burada unutulmaması gereken önemli konu Dünya Ticaret Örgütü’nün bu konudaki yaklaşımı olacak. Çünkü bildiğiniz gibi, Dünya Ticaret Örgütü temelde “ülke içerisinde uygulamadığınız kuralları ithal ettiğiniz ürünler için de uygulayamazsınız” diyor. Ürün ve hizmetlerle ilgili kurallar Avrupa içinde delinmeye başlarsa bunun birliğin ithalat stratejisine de yansıyacağı neredeyse kesindir.

Yeşil Mutabakat, Avrupa Birliği'nin 1990 seviyelerine göre sera gazı salımlarını 2030 yılına kadar %55 oranında azaltmayı ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmayı hedefleyen bir dizi politikayı kapsıyor. Ancak, Yeşiller Grubu’nun zayıflayan varlığı, 2040 yılına kadar net sera gazı emisyonlarını %90 azaltma hedefi gibi daha iddialı iklim hedefleri üzerindeki müzakereleri mutlaka etkileyecektir. Dolayısıyla şu an var olan kuralların biraz gevşemesini, konulması beklenen kuralların da iyice yumuşatılmasını beklemek doğru bir yaklaşım olacaktır.

Avrupa Birliği'nin iklim politikalarındaki değişiklikler, Türkiye'nin ihracatını doğrudan etkileyecektir. Özellikle, sınırda karbon düzenleme mekanizması gibi yeni düzenlemeler, karbon yoğun ürünlerin Avrupa Birliği'ne ithalatında ek maliyetler getirebilir. Bu durum; Türkiye'nin çelik, alüminyum ve çimento gibi ürünlerinin Avrupa Birliği pazarına erişimini zorlaştırabilir ve maliyetleri artırabilir. Ancak Avrupa’nın ithalat rejiminde oluşabilecek, yukarıda sözünü ettiğim küçük gevşeklikler de ihracatçımızın daha rahat nefes almasına yardımcı olabilir.

Yalnız her durumda Türkiye'nin ihracat sektörünün, Avrupa Birliği'nin yeni iklim politikalarına uyum sağlaması gerekecektir. Bu, yeşil teknolojilere yatırım yapmayı, enerji verimliliğini artırmayı ve karbon ayak izini azaltmayı içerir. Avrupa Birliği'nin yeşil dönüşüm sürecine uyum sağlayamayan Türk ihracatçıları, rekabet güçlerini kaybedebilirler.

Özellikle otomotiv, tekstil ve tarım gibi sektörlerde, sürdürülebilirlik standartlarına uyum sağlamak zorunlu hale gelebilir. Türkiye'nin, Avrupa Birliği pazarındaki rekabet gücünü koruyabilmesi için, üretim süreçlerini daha çevre dostu hale getirmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarını daha fazla kullanması gerekecektir.

Seçimlerin ardından, Avrupa Komisyonu'nun yeni başkanı ve İklim Komiseri'nin seçilmesi, AB'nin iklim politikalarının geleceğini de belirleyecektir. Ursula von der Leyen, ikinci bir dönem için yeniden aday olmayı hedefliyor. Von der Leyen’in partisi seçimlerden oy kaybına uğramadan çıktığından yeniden seçilmesi de yüksek ihtimaldir. Yeni parlamentonun araştırma ve inovasyon konularına öncelik vermeye devam etmesi de bekleniyor. Bu, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ortak projelerde yer alması ve yeşil teknolojiler konusundaki işbirliğini artırması için fırsatlar sunabilir.


Ancak, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile olan ticari ilişkilerini sürdürmek ve geliştirmek için, çevresel standartlara uyum sağlaması ve Yeşil Mutabakat'ın gerekliliklerini yerine getirmesi kritik öneme sahip. Avrupa Birliği'nin iklim politikalarındaki değişiklikler, Türkiye'nin ihracat stratejilerini yeniden gözden geçirmesini ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine daha fazla odaklanmasını gerektirecektir.

Son Avrupa Parlamentosu seçimleri, Türkiye'nin ihracat sektöründe önemli değişikliklere yol açabilir. Avrupa Birliği'nin Yeşil Mutabakat ve iklim değişikliği ile mücadele konusundaki politikalarının, Türkiye'nin ihracat pazarlarını ve ticaret politikalarını etkilemesi kaçınılmazdır. Türkiye'nin, Avrupa Birliği'nin yeşil dönüşüm sürecine uyum sağlamak için atacağı adımlar, uzun vadede rekabet gücünü koruması ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşması açısından büyük önem taşır. Bu süreçte, yeşil teknolojilere yatırım yapmak, enerji verimliliğini artırmak ve karbon ayak izini azaltmak, Türkiye'nin ihracat sektörünün geleceği için kritik adımlar olacaktır. Seçim sonuçları bu bağlamda kısa vade hedeflerinde bir değişiklik yaratmaz, bu nedenle değişime hız vermemiz gelecek açısından oldukça yararlıdır.

Bu yazı Yeşil İş Dünyası Platformu'nda yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder