4.5 milyar yıllık dünya tarihinden yaşam ara sıra çok ciddi problemlerle karşılaşıp yokoluşun eşiğinden dönmüştür. Bu büyük yokoluş olaylarından beş tanesi tarihte önemli yer tutar.
- Ordovisyan–Siluryan yokoluş olayı: 450–440 milyon yıl önce. Bu olay sırasında tüm canlı familyalarının %27'si tüm canlı cinslerinin %57'si ve tüm canlı türlerinin %60 - 70'i yok olmuştur. Bu tarihte yaşanmış en büyük ikinci yokoluş olayıdır.
- Geç Devonyan yokoluş olayı: 375–360 milyon yıl önce. Bu olay sırasında tüm canlı familyalarının %19'u tüm canlı cinslerinin %50'si ve tüm canlı türlerinin en az %70'i yok olmuştur.
- Permiyan–Triyasik yokoluş olayı: 252 milyon yıl önce. Bu olay sırasında tüm canlı familyalarının %57'si tüm canlı cinslerinin %83'ü ve tüm canlı türlerinin %90-96'sı yok olmuştur. Bu tarihteki en büyük yokoluş olayıdır ve bu nedenle de Büyük Ölüş adıyla anılmaktadır. Aşağıda bu konuda daha ayrıntılı bilgi vereceğim.
- Triyasik–Jurasik yokoluş olayı: 201.3 milyon yıl önce. Bu olay sırasında tüm canlı familyalarının %23'ü tüm canlı cinslerinin %48'i ve tüm canlı türlerinin %70-75'i yok olmuştur. Bu olayda dinozorlara rakip olabilecek büyük hayvanların neredeyse tümü yok olduğundan bir anlamda dinozorların önü açılmıştır.
- Kretase–Paleojen yokoluş olayı: 66 milyon yıl önce. Bu yokoluş olayı dinozorların sonunu getirmiş olduğundan en iyi bilinen yokoluş olayıdır. Ayrıca ünlü fizikçi Luiz Alvarez bu olayın nedenini Meksika Körfezi'ne düşmüş olan yaklaşık 10 kilometre çapında bir göktaşına dayandırmış olduğundan popüler medyada da en fazla işlenen olaydır. Ancak diğer yokoluş olayları ile kıyaslandığından o derece de büyük bir hasar gözlenmemiştir. Bu olay sırasında tüm canlı familyalarının %17'si tüm canlı cinslerinin %50'si ve tüm canlı türlerinin %75'i yok olmuştur. Bizim açımızdan bu olayın faydası dinozorların ölümüne sebep olarak memelilerin egemen sınıf olarak dünyada hüküm sürmesinin önünü açmıştır.
Bu olayların tümü milyonlarca yıl önce meydana gelmiş olduğundan jeoloji biliminin fizik ve kimyadan destek almadığı 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın önemli bir bölümünde bu olayların varlığı, zamanları ve nedenleri gizemini korumuştur. Temel bilimlerdeki gelişmelere paralel olarak bu olayların zamanlaması konusundaki bilgilerimiz de her geçen gün netleşmektedir. Bundan 252 milyon yıl önceki Permiyan-Triyasik yokoluş olayının zamanlaması artık neredeyse yüz bin senelik bir hata payı ile belirlenebilmektedir.
Ancak gene de bu olayların tümünün nedenleri hala gizemini korumaktadır. En yakın ve net olarak belirleyebildiğimiz, dinozorların yok olduğu Kretase-Paleojen yokoluş olayında bile nasıl olup da tek bir göktaşının tüm dinozorların yok olmalarına sebep olmuş olabileceği hala tartışılan bir konudur.
Bu nedenle bilim insanları her geçen sene biraz daha tek bir nedendense yaşamın varlığını zorlaştıran çevresel nedenler üzerinde durmaya başlamışlardır. Bu çevresel nedenlerin en önemlilerinden biri de dünyanın yüzey sıcaklığıdır. Doğal olarak canlılar yaşamak için çok da geniş olmayan bir sıcaklık aralığına ihtiyaç duyarlar. Bu aralık uzun süre içerisinde değişecek olursa evrimleşerek veya yer değiştirerek bu değişikliğe ayak uydurmaları zor değildir. Ama bu değişiklikler ayak uyduramayacakları kadar hızlı meydana gelecek olursa yukarıdaki felaketlerin oluşması mümkündür.
Bu hafta Nature Communications'da yayınlanan bir makale Permiyan-Triyasik yokoluş olayının bugünden 251.9 milyon yıl önce meydana geldiğini ve buna sebep olan jeolojik olayın Sibirya'nın Tunguska bölgesindeki yanardağ patlamaları olabileceğini gösteren bir model ortaya koyuyor.
Sibirya'nın Tunguska bölgesi Türkiye'nin yaklaşık yarı alanına sahip bir bölge. Bu bölgede bundan 252.2 milyon yıl önce başlayan ve 300 bin yıl süren volkanik aktiviteler sonucu yeryüzüne çıkan magma geniş bir alanı kaplıyor. Soğuyan bu geniş magma tabakası alttan gelen sıcak lavların yüzeye çıkmasına engel olup yatayda yayılmasını sağlamış.
Toprağın altındaki ağaç kökleri ve ölü canlılar çürüdüklerinde yavaş yavaş yüzeye metan gazı salarlar. Metan gazı karbondioksitten yaklaşık 25 kat daha etkili bir sera gazıdır. Yani metanın atmosferi ısıtma potansiyeli karbondioksitten kat kat fazladır. Ancak Sibirya'da toprağın 2-3 metre altı her zaman donmuş durumda bulunduğundan bu metan gazı yüzeye çıkamadan toprağın içindeki nemle birlikte donmuş halde bulunur.
Permiyan-Triyasik yokoluş olayı sırasında dikeyde ilerleyerek yeryüzüne çıkma fırsatı bulamayan lavlar yatayda ve toprağın az altında yayılarak suyla karışık donmuş metanın eriyerek atmosfere sızmasına neden olmuş. Ani olarak atmosfere sızan metan gazı ise atmosferin hızla ısınmasına neden olarak çok kısa bir sürede yeryüzündeki yaşamın çoğunu yok etmiş.
Ancak bu lavlar da kısa sürede donduğundan metan çıkışı da fazla uzun sürmemiş ve atmosfer kısa sürede eski sıcaklığına kavuşmuş. Yaşamın eski çeşitliliğine kavuşması ise en az 10 milyon yıla yakın zaman alabiliyor.
Bugün kuzey bölgelerdeki benzer metan yatakları iklim değişikliği alanında kaygıyla izleniyor. Fakat gelecekle ilgili yapılan projeksiyonlarda bu metan sızıntılarına yer verilmiyor. Bunun nedeni de 252 milyon yıl önce olduğu gibi bu olayın çok hızlı başlaması ve korkunç bir etkisi olması. Bu çıkışın ne zaman başlayabileceği hakkında bir bilgimiz olmadığından bu konuda modeller kurmakta da zorlanıyoruz. Ama bildiğimiz bir tek şey var. Bu 252 milyon yıl önce olmuş. Bugün tekrar etmemesi için de bir sebep yok.
Çok doğru... Buzlar eridiğinde altından neler çıkacak bilmiyoruz. Çok tehlikeli türler ve maddeler olabilir. Saygılar... Yıldırım KAYAM / Menemen
YanıtlaSil