28 Ağustos 2010 Cumartesi

İklim Değişikliği Problemini Nasıl Çözeriz?


Orijinal yayın: 28.08.2010 T24 İnternet Gazetesi

Dünya atmosferindeki karbondioksit miktarı son 600.000 senedir hiç milyonda 280 parçacık (280 ppm) seviyesinin üzerine çıkmadı. Bunun temel sonucu olarak son 600.000 senede sıcaklıklar da bugünkü ortalama değerlerinin üzerine çıkmadı. Ancak bugün atmosferdeki karbondioksit miktarı 400ppm seviyesine hızla yaklaşmakta, bu da eğer bu artış seviyesinde kalacak olursak sıcaklıkların bugünkü değerlerinin çok üzerine çıkacağını göstermekte. Aslında biz bu artışı günlük yaşamımızda her geçen gün daha fazla görmeye başlamasaydık, ben felaket senaryolarından bahsettiğimde gene “hadi oradan” yorumlarıyla karşılaşacaktım. Ama hep birlikte yaşadığımız yaz aylarında İstanbul bugün üst üste 45. gün ortalama sıcaklığının üzerinde sıcaklıkta bir gün geçirdi.  


Ama konumuz bu değil, bu yazı moralimizi bozmak değil düzeltmek, aslında iklim değişikliğini engellemenin ne kadar kolay olduğunu anlatmak için yazıldı. Temeli basit, eğer iklim değişikliğinin bizi öldürmesini istemiyorsak tüm dünya olarak karbondioksit salımımızı senede 5 Gt (yani 5 milyar ton) karbonun altında tutmalıyız. Bugünkü salım değerimiz bunun iki katına yakın, 2054 yılına kadar  da gidişatı durdurmak için hiçbir şey yapmayacak olursak bu sayı 15 Gt seviyesine çıkacak. Eğer iklim değişikliğine engel olacaksak senede 10 Gt karbon salımından tasarruf yapmamız lazım. Bunu böyle söyleyince pek bir anlam ifade etmediğini gören Amerikalı iki bilimci (Pacala ve Sokolow, ikisi de Princeton Üniversitesi’nden) anlayabileceğimiz bir hesap yapmışlar. Bize her biri 1Gt karbon/sene kısıntı sağlayacak 15 yöntem önermişler, ben kolaylarından alıntı yapmaya çalışacağım: 

*Arabaların benzin verimin iki katına çıkartalım. Yani arabalar bir litre benzinle 10km gideceklerine 20km gitsinler. Bu tür motorlar araba endüstrisinin elinde yok mu sanıyorsunuz?  
*Araba kullanımımızı yarıya indirelim, haftanın üç günü işe gitmek için toplu taşıma kullanalım. 
*Binalarda yalıtımla enerji kaçağını %25 oranında azaltalım. Hem doğalgaz parası cebimize kalsın, hem de iklimi koruyalım. 
*Termik santraller bugün için %30 civarında verimle çalışıyorlar, yani yaktıkları kömürden elde ettikleri enerjinin sadece %30’u elektrik üretmeye gidiyor, bu santrallerin verimini ikiye katlamak mümkün ve bize senede 1Gt karbon kazancı sağlıyorlar, yapılmamalarının tek sebebi daha pahalı olmaları. 
*Termik santrallerin bir kısmını doğal gaz santralleri ile değiştirelim (doğal gaz santrallerinden üretilen kapasiteyi 4 kat arttırarak). 
*Termik santraller yerine kullanılmak üzere nükleer enerjiden elektrik üretimini iki katına çıkartalım. 
*Termik santraller yerine kullanılmak üzere 2 milyon 1MW gücünde rüzgar santralleri kuralım (bugünkü kapasitenin yaklaşık 30 katı). 
*Termik santraller yerine kullanılmak üzere güneş enerjisinden elektrik üretme sistemleri kuralım (2000 GW - bugünkü kapasitenin yaklaşık 700 katı).  
Bugün yakıt için üretilen etanol miktarını 100 katına çıkartalım (benim en az sevdiğim öneri, çünkü dünyadaki tüm tarım alanlarının %17’sini buna ayırmamız gerekiyor). 
*Tropik ormanlardaki azalmayı sıfıra indirelim ve üretim için kullanılan ağaç “tarlalarını” iki katına çıkartalım. Yani normalde kullandığımız (yaktığımız değil) ağaç miktarını iki katına çıkartalım. 
*Tarlaları sürmeyi bırakalım. Tarlayı sürmek toprağın altındaki organik maddelerin hava ile temas edip çürümesini ve atmosfere hızlı bir şekilde dönmesini sağlıyor. Buna karşılık toprakta delik açıp tohumları bu deliklere gömmek bize her sene 1Gt karbon kazandırıyor. 

Bu önlemlerden 10 tanesi iklim değişikliğini engellemek için yeterli, ancak gördüğünüz gibi bunların çoğunu gerçekleştirmek için bireylerden çok devletlerin konuya el atmaları gerekiyor. 

Yani bizler televizyonlarımızı kumandadan değil de düğmesinden kapatmaya devam edelim, ama devletler kömür santralleri yerine alternatif enerjiye yönelmedikleri ve özellikle de taşıma endüstrisini tasarrufa mecbur etmedikleri müddetçe sorunun çözümü kolay görünmüyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder