Seçilmiş temsilcilerin,
hizmetlerin yerine getirilmesi hususunda halka danışmaya gitmesinin
ne derece gerekli olduğuna değinmeden, gündemimizde olan çevresel
üç ana anlaşmazlık üzerinde durmaya çalışacağım.
Öncelikle,
ağaç en temel karbon yutağıdır. Yani, biz termik
santrallerimizle, arabalarımızla kombilerimizle havaya
karbondioksit saçarken ormanlar bu karbondioksidin atmosferden
geri emilip toprağa geri dönmesine yardımcı oluyor. Sırf bu
noktadan bakmak bile çevreye verdiğimiz zararın bir kısmını
azaltmak için var olan ağaçları
azaltmak yerine arttırmanın gereğini göstermeye yeterli.
Bu sebeple bir yerdeki
ağaçların kesilmesine karşılık olarak bir başka yere ağaç
dikilmesine geldiğinde iklim açısından nötr kalmamız gerekiyor.
Yani Taksim Gezi Parkı'ndaki ağaçları kesip bunun yerine
Karadeniz kıyısında ek 10,000 ağaç dikmek iklim açısından
kaybettiklerimizin diyeti olarak görülüp kabul edilebilir. Ancak,
şehir içindeki bir parkı yok edip onun yerine beton bir
yapılaşmaya gitmek şehrin ısı adası özelliğini kötüye
götürerek şehirde hem yaz hem de kış sıcaklıklarının
artmasına neden olacaktır. Sırf bu sebep bile şehir içindeki tüm
yeşil alanları oldukları gibi korumamız için yeterli bir
sebeptir.
Londra
geçtiğimiz günlerde Heatrow Havaalanı'nın genişletilmesini
görüştü. Uzun süren tartışmalar sonunda uzun vadede hava yolu taşımacılığının
iklim değişikliği ve yakıt fiyatlarındaki artışa bağlı
olarak azalmaya başlayacağı düşünülerek havaalanının
büyütülmemesine karar verildi. Aynı günlerde İstanbul'un
kuzeyinde üçüncü bir havaalanı yapılmasına karar verilerek
çalışmalara başlandı. Bu kararın inşaat sektörüne faydası
tartışılmaz ama öncelikle bu inşaat sırasında kesilecek iki
milyondan fazla ağacın, sonra da inşaat sırasında kullanılacak
tonlarca çimento üretiminden kaynaklı karbondioksidin iklime
yapacağı etki yadsınamaz. Bunun önümüzdeki birkaç sene için
ekonomimize katkısı olabilir, ama İstanbul'un iklimini ve tatlı
su kaynaklarını uzun vadede kötü etkileyeceği neredeyse
kesindir.
Benzer
şekilde İstanbul'un trafik sorununun çözümü, toplu taşımanın
kalitesinin arttırılması ve özendirilmesi dururken üçüncü
köprü ve çevre yolu yapımı ile binlerce ağaç kesilmesini
çevreci bir çözüm olarak görmek mümkün değildir. İstanbul'un
kuzey kesimi şehrin yaşanılır olmaktan çıkmasını engelleyen
son desteklerdir. Burada bir çevre yolu ve
havaalanı yapmak gereksiz olmasının yanında İstanbul'u uzun
vadede yaşanmaz hale getirecektir.
Biliyorum
hepimiz saatlerimizi köprü trafiğinde geçiriyoruz ve bunun
azalması için neredeyse her şeyi yapmaya
hazırız. Ama madem her şeyi yapmaya
hazırız, bunun yolu üçüncü köprüye “evet” demektense
toplu taşımaya “evet” demekten geçiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder