23 Nisan 2011 Cumartesi

Sonumuz dinozorlara benzemesin?

Orijinal yayın: 23.04.2011 T24 İnternet Gazetesi

Sizler için kısa bir dünya tarihi vererek başlayalım bugünkü yazımıza. Dünyanın oluşumu bundan yaklaşık olarak 4,5 milyar yıl önceye dayanıyor. Hayat ise ilk olarak 3,5 milyar yıl önce ortaya çıkmış. Atmosferde oksijen miktarının artması 2,4 milyar yıl önceye dayanıyor. İlk çok hücreli canlılar 1,7 milyar yıl önce üremişler. 1,2 milyar yıl öncesine kadar denizde üreyen yaşam sonunda karalara da yayılmış. 580 milyon yıl önce Kambriyan Patlaması denen bir süreçte canlılar dünyanın tamamına egemen olmuşlar, sonra da dünyadaki hayat ciddi sorunlar yaşanmaya başlamış. 
İlk olarak yaklaşık 443 milyon yıl önce dünyadaki büyük kara parçası olan Gondwana kıta hareketleri ile güney kutbuna gelip buz tutunca deniz seviyesi hızlı bir biçimde düştü ve çoğu deniz kıyılarına yakın yerlerde yaşanan hayat ciddi biçimde zarar gördü. Bu yok olma olayında dünyadaki canlı türlerinin %86'sı dünya üzerinden silindi. 

Benzer bir küresel soğuma olayı yaklaşık 359 milyon yıl önce Devonyan döneminin sonunda yaşandığında dünyadaki tüm canlı türlerinin %75'i yok oldu. 

Kendisini bir kez daha yenileyen hayat bu kez de Sibirya'da oluşan dev yanardağların etkisiyle 251 milyon yıl önce en büyük yok olma olayını yaşadı. Permiyan dönemindeki bu olayın temel sebebi atmosferdeki H2S ve CO2 miktarlarındaki ani ve ciddi artıştı. Bu olay bittiğinde dünyadaki canlı türlerinin %96'sı yok olmuştu. 

Bu olayların her birinden sonra hayatın kendisini yenileyip dünyaya egemen olması on milyonlarca yıl kadar almıştır. Permiyan yok olma olayında kendini toparlayan hayat 200 milyon yıl önce Triasik dönemde Orta Atlantik çukurundan çıkan mağma ile atmosferdeki CO2 artınca türlerinin %80'ini gene kaybetti. Ama bu olay yeni gelişmekte olan dinozorların önünü açtı ve yeryüzünde bu dev hayvanların egemenliği başladı. Bu egemenliğe yaklaşık 65 milyon yıl önce Kretase döneminde dünyaya çarpan bir göktaşı son verdi. Dinozorlarla birlikte dünyadaki canlı türlerinin %76'sı yok oldu. 

Yukarıda kısaca saydığımız beş yok olma olayının her birinde dünyadaki canlı türlerinin en az %75'i yok olmuştur. Bu sebeple bu beş olaya beş ana yok olma olayı deniliyor. 

Geçtiğimiz Ekim ayında Nagoya, Japonya'da toplanan Birleşmiş Milletler Biyo Çeşitlilik Zirvesi'nin sonuç bildirgesinde dünyadaki canlı türlerinin hızla yok olmakta oldukları kabul edilmekle birlikte bunların yok olmasını engellemek için atılması gereken somut adımlar konusunda hiç yol alınmadı. Bu da hayatın altıncı büyük yok olma olayıyla karşı karşıya kalması anlamına geliyor. Canlıların yok olması denince hepimizin aklına her daim kutup ayıları geliyor. Ancak durum kutup ayılarından çok daha vahim, çünkü birileri konuyu hep kutup ayıları bağlamında ele alarak gerçeklerin üzerine kalın bir perde çekiyor. 

UNESCO tarafından 1948 yılında kurulan IUCN (International Union for Conservation of Nature – Uluslararası Doğa Koruma Birliği) dünyadaki canlıların tümünü inceler ve türlerin sürekliliği konusunda raporlar yayınlar. Bu raporlarda varoluşları tehlike altında olan canlılar şöyle kategorize edilirler: 

Nesli Tükenmiş: 
EX: Nesli tükenmiş 
EW: Nesli doğada tükenmiş 

Tehlikede: 
CR: Kritik biçimde tehlikede
EN: Tehlikede
VU: Zarar görebilir 

Risk altında: 
NT: Tehdit altında 
LC: Az sorunlu 

Nesli tükenmiş canlı türleri için yapabileceğimiz bir şey kalmadığı için öncelikli olarak kritik biçimde tehlikede olan canlılara bakacak olursak şaşırtıcı bir gerçekle karşılaşıyoruz. Bu listedeki canlılar kutup ayıları gibi uç bölgelerde yaşayan sadece belgesellerde göreceğimiz hayvanlar değil. Hepimizin bildiği bir tür Tarzan'ın aralarında yaşadığı dağ gorilleri. Bu hayvanlar özellikle avlanmıyor olsalar da başka hayvanların avı sırasında ölüyorlar. Ayrıca yaşam alanları her geçen gün daha daralıyor ve daha da kötüsü, insanlarda görülen neredeyse pek çok tür hastalık türü bu gorillere de bulaştığı için sayıları bugün için binin altına düşmüş durumda. 

Bu listedeki bir diğer hayvan mavi yüzgeçli ton balığıdır. Bu balığın neslinin tükenmekte olmasının temel sebebi en sevilen suşi türlerinin bu balığın etinden yapılıyor olması. Eskiden Karadeniz ve Hazar Denizi'nde de avlanan ton balığı artık sadece Atlantik Okyanusu'nda bulunuyor, oradaki avlanma miktarlarıyla da neslinin 2022 yılında tükeneceği öngörülüyor. Benzer şekilde mersin balığı da Karadeniz'de bulunmuyor artık, dünya genelinde de sayıları çok azaldığı için bu listede yer alıyor. 

Bu örneklerden rahatça anlayabileceğimiz üzere dünya üzerindeki 7 milyar insan kendilerine yer açmak ve beslenmek için pek çok canlı türünün sonunu getiriyorlar. Bu yolun sonu artık gelmek üzere, bunu bilerek yaşamak zorundayız. Bu sene içerisinde bilim dünyasının en saygın dergilerinden biri olan Nature'da yayınlanan bir makaleye göre, şu andaki yaşam tarzımıza devam edecek olursak dünyadaki canlı türlerinin %75'i önümüzdeki 240 sene içersinde yok olacak. Bunu daha anlaşılır bir şekilde söyleyecek olursak, insanlık 400 sene içerisinde dünyadaki canlılara 65 milyon yıl önce çarpan meteorun verdiği kadar zarar vermiş olacak. O meteor çarptığı zaman dünyaya dinozorlar egemendi ve 10km çapındaki bir kaya parçası egemen türün sonunu getirdi. Bu aç gözlülükle devam edecek olursak dünyada şu anda egemen olan türün sonunun gelmesi için bir meteora ihtiyaç olmayabilir. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder