Orijinal yayın: 11.10.2010 T24 İnternet Gazetesi
Amerikan Başkanı Truman, günümüzü anlatan güzel bir söz söylemiş: “Eğer ikna edemiyorsan kafalarını karıştır!” İklim değişikliğinin olmadığını savunanların da temel araçları bu, birbiri ile alakasız bilgiler ortaya atarak kafaları karıştırmak.
“İklim değişikliği yeni bir konu değil, tarihte hep vardı, sonuç olarak eskiden dünyanın bundan daha sıcak veya daha soğuk olduğu dönemler oldu, o zamanlar insanoğlu daha dünyada bile yoktu” argümanını çoğunuz duymuşsunuzdur. Uzun uzun bunun nedenleri anlatmadan önce aşağıdaki grafiğe bakmanızı öneririm:
Bu grafik, denildiği gibi son 400.000 senede dünyada görülen sıcaklık değişimlerini ve bu sırada atmosferdeki karbondioksit miktarındaki değişiklikleri gösteriyor. Tabi ki buradaki değişikliklerin sebebi insanoğlu değil, ama bu değişikliklerin paralel olduğunu görmek için bilim insanı olmak gerekmiyor. Karbondioksit miktarı 180 ppm civarına düştüğünde ortalama sıcaklık bugünkünün 10 derece altına düşüyor, 280 ppm civarına çıkınca da bugünkü sıcaklık ortalamasına erişiliyor. Bu durumda şu andaki karbondioksit miktarı olan 393 ppm ne kadar bir sıcaklık artışını beraberinde getirir sizce?? Basitçe söylemek gerekirse, orman yangınları kıvılcımlardan çıkar ve insanlardan önce orman yangınları gene de vardı demek insanlar ormanı yakacak kıvılcımları çıkartamaz demek değildir.
Tarih boyunca bilinen tüm iklim değişiklikleri insandan bağımsız olarak ortaya çıkmıştır, ancak tüm bu değişikliklerin temelinde aynı olgu yatar. Dünyaya güneşten gelen enerji miktarı dünyanın uzaya yaydığı enerji miktarına eşit olmalıdır. Eğer dünya daha fazla enerji alırsa ısınır, daha fazla enerji saçarsa soğur. Güneşin enerji çıktısındaki bir azalma veya yanardağ patlamalarının yaydığı tozlar dünyanın soğumasına, güneşin enerji çıktısının artması veya dünya atmosferindeki karbondioksit miktarındaki bir artış da dünyanın ısınmasına yol açar. Şimdiye kadar bunların tümü doğal kaynaklıydı, ama artık insanoğlu atmosferin yapısını değiştirecek teknik imkanlara sahip ve bunun sonuçlarını da her gün çevremizde gözlemliyoruz.
Bunun dışında bir de iklim değişikliğine karşı olanların ortaya koyduğu “ama iklim zaten 1470 senelik bir periyotla ısınır ve soğur, bu gayet iyi bilinen bir olgudur” argümanı var. Bu olgu, Dansgaard-Oeschger olayı diye bilinir ve muhtemelen güneşten bize gelen enerji miktarındaki değişimlerin dünyanın ortalama sıcaklığına bir yansımasıdır. Ancak bu olayın günümüzde gözlemlenen iklim değişikliğini açıklama konusunda yetersiz kalacağı açıktır, çünkü küresel iklimde son gözlemlenen sıcak dönem Vikinglerin Grönland'da buğday yetiştirdikleri M.S. 900-1000 yıllarıdır, yani bundan 1470 değil 1000-1100 sene önce. Benzer şekilde de en serin zaman M.S. 1650-1700 yılları arasıdır ki bu Dansgaard-Oeschger olayları ile uyumludur, fakat aynı mantıkta devam edecek olursak bir sonraki ısınmanın M.S. 2400 yılları civarında olması beklenebilir, yani bugün değil.
Sonuç olarak sizi iklim değişikliğinin olmadığına ikna edemeyenler değişik argümanlarla kafa karıştırmaya uğraşıyorlar. Yaşamakta olduğumuz değişikliklerin doğal herhangi bir tarafı yok, atmosferdeki karbondioksit miktarı son 600.000 senede hiç 280 ppm seviyesinin üzerine çıkmamışken bugün 393 ppm seviyesine ulaştı, bunun doğal bir tarafı yok. Benim size bilimsel bir güvenle tek söyleyemeyeceğim şey dünyanın sonunun geldiğini sizin görüp göremeyeceğiniz, belki görebilirsiniz, belki de bizden sonraki nesil bu şanssız sonuca ulaşacak, ya da bir sonraki. Ama emin olun, dünyanın bugünkü savurgan gidişiyle son artık çok uzakta değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder