Orijinal yayın: 17.01.2012 T24 İnternet Gazetesi
Evet, hepsi ölebilirler çünkü iklim değişikliğinin ciddiye alınmasına en büyük darbeyi büyük şirketler ve devletler değil penguenlerle kutup ayıları vuruyor. Onun için tüm kutup ayılarının nesli tükense de bizler daha ciddi konular konuşmaya başlayabilsek. Ne zaman iklim değişikliği konuşulacak olsa ya kutup ayıları ya da eriyen buzullar başrolde. Ama bir şey söyleyeyim mi? Dünyadaki tüm kutup ayıları ölse ve dünyanın tüm buzulları eriyecek olsa bundan bizim ülkemiz ve bizler fazla zarar görmeyiz ve eğer iklim değişikliği sizin için bu ise o zaman kendinize konuyu hiç dert edinmenize gerek yok.
Elbette tüm ekosistem birbirine bağlıdır ve kutup ayılarının neslinin tükenmesi zincirin bir parçası olan her canlıyı da az ya da çok etkileyecektir. Elbette kara buzullarının erimesi kötü bir şeydir ve özellikle Çin ve Hindistan'da pek çok insanın susuz kalmasına neden olacaktır. Çin ve Hindistan'ın huzursuzluğu bir şekilde tüm dünya ülkelerini etkileyecektir, ama bizim ülkemizde iklim değişikliği ile ilgili çözümü çok daha ivedi sorunlarımız var. Lütfen bir dahaki sefer iklim değişikliği denildiğinde aklınıza kutup ayıları ve kara buzulları değil bu sorunlar gelsin.
Öncelikle yıllardan beri bir tarım ülkesi olduğumuzla ve kendi kendimize yettiğimizle övünüp durduk. Size bir sır vereyim mi? Artık yiyeceğimiz için dışarıya bağımlıyız, aç kalmamak için yurtdışından yiyecek ithal ediyoruz. Buğday ambarı dediğimiz Konya Ovası'nda artık tarım çok zorlaştı. Neden biliyor musunuz?? Çünkü kuyulardan su çekilerek yapılan tarımı sürdürmek için açılan kuyular yeraltındaki suyun seviyesini düşürdü ve yağışlarla da bu su seviyesi artmadığı için fazla su kalmadı tarım yapacak. Yağan yağmura güvenerek tarım yapmamız gerekiyor ama burada da bir sır daha vereyim mi? Önümüzdeki elli yıl içerisinde ülkemizde bitkilerin büyümesi için en gerekli olan zamanda alınan yağış azalacak. Kısacası, bir yandan nüfusumuz arttığı, diğer yandan da besin bitkileri rekoltemiz azaldığı için temel yiyecek ürünlerinin fiyatları korkunç oranda artacak.
Dünyada eğer 2002-2004 yılları arasındaki gıda fiyatlarının ortalamasını 100 birim olarak alacak olursak bugün ortalama gıda fiyatı 210 birim. Yani son sekiz yılda dünya gıda fiyatları en az iki kat arttı. Hepiniz bu ay içerisinde ekmeğe %17 zam geldiğini fark etmişsinizdir diye umuyorum. Her ne kadar ekmeğin fiyatı artmış olmasa da gramajı 300'den 250'ye düştüğü için fiyatı da ciddi bir artış geçirdi demektir.
Kışın bol bol kar yağması gerekiyor, gerek barajları doldurmak için gerekse de hastalıkların yayılmasını önlemek için. İSKİ'ye göre 2010'da %94,48, 2011'de %85,03 olan barajlardaki doluluk oranı bugün ancak %63,64. Bunun yaz aylarında yaratacağı sıkıntıyı hepimiz tahmin edebiliyoruz. Nüfusumuz artıyor, bununla birlikte de gerek insanların gerekse de tarım ve endüstrinin suya olan ihtiyacı. Ancak yağan yağmur miktarında bir artış yok, hatta bir azalma söz konusu. Önümüzdeki 50 senede yağış miktarında %30'a varan azalma beklendiğine göre bizim susuz kalmamamız için su harcamamızı en az %50 azaltmamız gerekecek, yani her birimiz kullandığımız suyun ancak yarısını kullanarak yaşamak zorunda kalacağız.
Konunun bir diğer boyutu da salgın hastalıklar. Ülkemizde özellikle sıtma gibi sineklerle yayılan hastalıkların büyük salgınlar haline dönüşmemesinin temel sebebi sineklerin soğuk kış aylarını geçirememeleridir. Ancak sıcak geçen her kış daha fazla sineğin sağ kalmasına, bu da gelecek yazın daha fazla tropik hastalıklarla geçmesine neden olacaktır. Güney illerinde hastanelerde görev yapan yakınları olanlar tropik hastalıklardaki artışları onlara sorabilirler. Böyle konular nasılsa bizim basınımıza yansımaz, bizim futboldaki şike davamız var. Ama bari arada iklim değişikliğinden prim yapmak amacıyla kutup ayılarını kullanmayı bıraksak. Millet kutup ayılarından usandı artık.