1 Temmuz 2013 Pazartesi

Bize park gerek AVM, köprü veya havaalanı değil!

Seçilmiş temsilcilerin, hizmetlerin yerine getirilmesi hususunda halka danışmaya gitmesinin ne derece gerekli olduğuna değinmeden, gündemimizde olan çevresel üç ana anlaşmazlık üzerinde durmaya çalışacağım.

Öncelikle, ağaç en temel karbon yutağıdır. Yani, biz termik santrallerimizle, arabalarımızla kombilerimizle havaya karbondioksit saçarken ormanlar bu karbondioksidin atmosferden geri emilip toprağa geri dönmesine yardımcı oluyor. Sırf bu noktadan bakmak bile çevreye verdiğimiz zararın bir kısmını azaltmak için var olan ağaçları azaltmak yerine arttırmanın gereğini göstermeye yeterli.

Bu sebeple bir yerdeki ağaçların kesilmesine karşılık olarak bir başka yere ağaç dikilmesine geldiğinde iklim açısından nötr kalmamız gerekiyor. Yani Taksim Gezi Parkı'ndaki ağaçları kesip bunun yerine Karadeniz kıyısında ek 10,000 ağaç dikmek iklim açısından kaybettiklerimizin diyeti olarak görülüp kabul edilebilir. Ancak, şehir içindeki bir parkı yok edip onun yerine beton bir yapılaşmaya gitmek şehrin ısı adası özelliğini kötüye götürerek şehirde hem yaz hem de kış sıcaklıklarının artmasına neden olacaktır. Sırf bu sebep bile şehir içindeki tüm yeşil alanları oldukları gibi korumamız için yeterli bir sebeptir.

Londra geçtiğimiz günlerde Heatrow Havaalanı'nın genişletilmesini görüştü. Uzun süren tartışmalar sonunda uzun vadede hava yolu taşımacılığının iklim değişikliği ve yakıt fiyatlarındaki artışa bağlı olarak azalmaya başlayacağı düşünülerek havaalanının büyütülmemesine karar verildi. Aynı günlerde İstanbul'un kuzeyinde üçüncü bir havaalanı yapılmasına karar verilerek çalışmalara başlandı. Bu kararın inşaat sektörüne faydası tartışılmaz ama öncelikle bu inşaat sırasında kesilecek iki milyondan fazla ağacın, sonra da inşaat sırasında kullanılacak tonlarca çimento üretiminden kaynaklı karbondioksidin iklime yapacağı etki yadsınamaz. Bunun önümüzdeki birkaç sene için ekonomimize katkısı olabilir, ama İstanbul'un iklimini ve tatlı su kaynaklarını uzun vadede kötü etkileyeceği neredeyse kesindir.

Benzer şekilde İstanbul'un trafik sorununun çözümü, toplu taşımanın kalitesinin arttırılması ve özendirilmesi dururken üçüncü köprü ve çevre yolu yapımı ile binlerce ağaç kesilmesini çevreci bir çözüm olarak görmek mümkün değildir. İstanbul'un kuzey kesimi şehrin yaşanılır olmaktan çıkmasını engelleyen son desteklerdir. Burada bir çevre yolu ve havaalanı yapmak gereksiz olmasının yanında İstanbul'u uzun vadede yaşanmaz hale getirecektir.

Biliyorum hepimiz saatlerimizi köprü trafiğinde geçiriyoruz ve bunun azalması için neredeyse her şeyi yapmaya hazırız. Ama madem her şeyi yapmaya hazırız, bunun yolu üçüncü köprüye “evet” demektense toplu taşımaya “evet” demekten geçiyor. 

Yazının yayınlanmış halini EKOIQ Temmuz 2013 sayısında bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder